Referandumun üzerinden 20 gün geçmesine rağmen sonuçlar üzerindeki tartışmalar bitmedi.
Yüksek Seçim Kurulu’nun 18 maddenin yüzde 51.41’le kabul edildiğini açıklayıp Resmî Gazete’de yayınlanmasından sonra üç madde hemen yürürlüğe sokuluyor.
HSYK’nın adındaki “yüksek” kelimesi kaldırıldı. Meclis tarafından HSK’ya seçilen 7 üyelik için müracaatlar başladı. Geri kalan 4 üyeyi cumhurbaşkanı belirleyecek. Adalet Bakanı ve Müsteşarı da “doğal üye” olduğu için toplam 15 üyeli yeni HSK bir ay içinde yeni yapısına kavuşacak.
Askerî yargı kaldırılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin askerî üyesinin görevine son verilecek. Diğer üyelerin görev süreleri bitince yeni üyeler seçilecek… Değişiklikle Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 13’ünü Cumhurbaşkanı atayacak.
Hemen uygulanacak üçüncü değişiklik ise, Cumhurbaşkanı’nın partisine üye olmasının yolunun açılması... 2 Mayıs’ta Erdoğan AKP’ye üye oldu. 21 Mayıs’ta yapılacak olağanüstü kongrede de genel başkan olacak.
* * *
16 Nisan halkoylamasından önce hep dikkat çekildiği gibi partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinde görüldü ki, sistem tam Türk tipi… (Zaten Erdoğan da bu sisteme “Türk tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” demişti.)
18 maddeden 15’i 3 Kasım 2019 tarihinde yürürlüğe girecekken, şu anda bir “partili cumhurbaşkanlığı sistemi”ne fiili olarak geçildi. Bu durumun 2.5 yıl daha devam etmesi durumunda neler olacağını kestirmek hayli zor.
21 Mayıs’ta yapılacak AKP olağanüstü kongresinde partinin yetkili kurullarında ciddi anlamda değişiklikler yapılmasına kesin gözüyle bakılırken,Bakanlar Kurulu’nda da revizyona gidileceği konuşuluyor.
Şu anda parlamenter sistem hâlâ devam ettiği için başbakanın ekibini kurması beklenir. Yeni sistem yürürlükte olmamasına rağmen partinin genel başkanı olacak Cumhurbaşkanının hem partinin yetkili organlarından hem de bakanlar kurulu üyelerinin seçiminde etkisinin büyük olması dönemin garipliklerinden olacak. Zira daha 2.5 yıl daha başbakanlık makamı kalacak olmasına rağmen etkisinin neredeyse sıfırlanması da dönemin ilginçliklerinden olacak…
Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin genel başkanı olacağı için vali ve kaymakam ile, AKP’nin il ve ilçe başkanları aynı makam tarafından belirlenmesi dönemin bir başka enteresan durumu olarak ortaya çıkacak. Vali ve kaymakam bir bakıma o il ve ilçe de cumhurbaşkanının temsilcisi olurken, partinin il ve ilçe başkanı da aynı zamanda genel başkan olan cumhurbaşkanının partisinin o il ve ilçedeki temsilcisi olacak. Valiler atama ile, belediye başkanı ise seçilmiş olacak. Bu durumda seçilmiş mi, atanmış mı üstün olacak?
Bir diğer merak edilen durum ise, Erdoğan’ın mesailerinin tanziminin nasıl olacağı… Mesela, partisinin grup toplantısını geçtiğimiz hafta yaptığı gibi hep partide mi toplayacak, yoksa hep yapıla geldiği gibi Meclis’te mi?
Özetle Türkiye, kimsenin ne olacağını tam olarak kestiremediği bir döneme girdi.
* * *
Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun sözleri ile yazımızı noktalayalım: “Sanki yeterince derdimiz yokmuş gibi, şimdi yeni bir kutuplaşmanın önü açılıyor, bunun endişesini taşıyoruz. Ancak, ‘Ak Partili bir Cumhurbaşkanı’ çok açıktır ki; Cumhurbaşkanının tarafsızlığına gölde düşürecektir. Bütün milleti temsil etmesi gereken makam üyelikle birlikte istesek de istemesek de Ak Parti’yi temsil eden makam olarak algılanacaktır…”
Anlaşılan o ki, “tarafsızlık ilkesi” bundan sonra hep tartışılacak…