Seçim yaklaşırken partiler adaylarını belirlemeye çalışıyor. Bugün MHP’nin, yarın da Demokrat Parti’nin kongreleri var. İki parti de seçimler öncesi yeni bir heyecan oluşturmak ve yeni kadrolarla seçim kampanyalarını yürütmeyi düşünüyor. Diğer taraftan da partiler arasında ittifak görüşmeleri sürüyor.
Bir de bugün Nevruz kutlamaları var. Özellikle Diyarbakır’da organize edilen büyük katılımlı program için gözler bu ilimize çevrildi. Bunun nedeni de terörist başı Öcalan’ın mesajının okunacak olması. HDP ve Kandil mesajın görüntülü veya sesli olması için nabız yokladı, ama şimdilik görülen mesajın iki milletvekili tarafından okunacak olması. Öcalan’ın mesajları “süreç” için önemli görülüyor.
«««
“KÜRT SORUNU” VAR MI, YOK MU?
Çözüm süreci ile ilgili görüşmeler sürerken diğer yandan da Tayyip Erdoğan’ın “çözüm sürecini etkileyecek” çıkışları gündemi meşgul ediyor. Erdoğan’ın sanki bir parti genel başkanı gibi siyasî konular başta olmak üzere ekonomi ve çözüm süreci ile ilgili gündem oluşturma gayreti içerisinde olduğu görülüyor. En son olarak da “Kürt sorunu yoktur” diyerek bir tartışmanın fitilini ateşledi. Oysa 2010 yılında “Kürt sorunu vardır” diyen de oydu. Balıkesir’de “Kürt sorunu yoktur” derken, Kars’ta, “Kürt sorunu yoktur, ama Kürtlerin sorunu vardır” diyerek açıklamasını “yumuşatan” da yine o oldu. Tabiî bu durum şu anda AKP, HDP, İmralı ve Kandil arasında yürütülen “Çözüm süreci”ni doğrudan ilgilendiriyor.
Erdoğan’ın bu sözlerini muhalefet partileri kendi cephelerinden değerlendirdiler.
Peki Erdoğan tam olarak ne demişti? “Şimdi varsa yoksa bakıyorsun Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok. Neyin eksik senin? Başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı, çıkardın. TSK’de var mısın varsın. Ne istiyorsun, daha ne istiyorsun?”
Erdoğan’ın bu sözleri öncelikle önceki beyanları ile çelişiyor. Bir sorun ya vardır ya yoktur. “Olan sorun 3 senede halledildi mi? Ya da sorun halledildiyse çözüm süreci neden devam ediyor? Bu tip soruların ardı arkası kesilmiyor...
«««
BU SÖZÜN ALTINDA YATAN NEDİR?
Bu hafta partilerin (MHP hariç) grup toplantıları vardı. Bahçeli ise tam da her hafta grup toplantısını yaptığı saatlerde parti genel merkezinde açıklamalarda bulundu. Erdoğan’a yüklendi. Erdoğan’ın “kaçmasının sürpriz olmayacağı”nı söyledi.
HDP Genel Başkanı Demirtaş, Erdoğan’ın bu sözlerine, “Şunu da merak ediyorum doğrusu; Kürt sorunu yoksa, hangi adımları niye atıyor, bu süreci niye yürütüyor? Onları da Başbakan’ın da Cumhurbaşkanı’na sorması lâzım. Kendi aralarında nasıl bir rol dağılımı yaptılarsa artık... Birisi ‘Kürt sorunu yoktur’ diyor, diğeri ‘Kürt sorununu çözmek için adım atacağız’ diyor. Bunların tamamı seçim öncesi atraksiyonlardır” değerlendirmesiyle karşılık verdi ve çelişkilere dikkat çekti.
MHP’li Oktay Vural, “Erdoğan’ın açıklaması, Dolmabahçe mutabakatını, AKP, PKK, HDP koalisyonunu gözden kaçırmak için yapılmış bir açıklamadır” diye yorumda bulundu.
CHP’li Haluk Koç ise, “Madem sorun yok, Çözüm Süreci niye var? Peki, çözüm süreci ne? Erdoğan mantığıyla gidiyorum, madem böyle bir sorun yoksa çözüm süreci de yok... Bu sözler gerçekte Tayyip Erdoğan’ın samimî sözleridir” diyerek eleştiride bulundu.
«««
SEÇİME DÖNÜK MÜ?
Erdoğan’ın sözleri karşısında bu ve benzeri yorumlar yapılırken, bu hamlenin masadaki görüşmelerde bir “ön alma” ya da Öcalan’ın mesajını etkileme amaçlı mı olduğu düşüncelerini akıllara getiriyor. Tabiî bir de seçim var. Çözüm süreci dolayısıyla milliyetçi oylarda kayma olduğu da muhakkak. Bu oyları almak için de böyle bir yola başvurulması da yabana atılmamalı. Bir taraftan “çözüm süreci” ile Kürt oylarına, diğer taraftan “Kürt sorunu yoktur” diyerek de milliyetçi oylara göz kırpma durumu var.
Bakalım bugün Diyarbakır’da yapılacak iki sayfalık açıklamada neler çıkacak? İki sene önceki yine aynı meydanda okunan mesajda sınır dışına çekilmenin olacağı söylenmişti. Bu gerçekleşmedi. Meydanda verilecek mesajlar seçim için de önemli olacak? Bütün bunlar seçimleri nasıl etkileyecek onu da 2.5 ay sonra göreceğiz.
Ancak dileğimiz odur ki, ülkemiz için gerçekten hayati önem taşıyan, “barış ve kardeşlik” uğruna girişilen ve “analar ağlamasın” diye başlatıldığı iddia edilen bu süreç seçimlere ve perde gerisindeki kirli pazarlıklara feda edilmesin. Aksi halde sorunu çözmek bir yana daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir. Böyle olursa Nevruz baharı maalesef şiddetli bir “kışa” dönebilir.