"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“O gayretli ve çalışkan ama liderimiz…” itirafı

Mehmet KARA
19 Mayıs 2015, Salı
Şüphe yok ki, bu seçimin en çok tartışılan konusu “tarafsız olacağına yemin eden” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın miting yapması oluyor.

“Teşekkür” ya da “toplu açılış” adıyla mitingler düzenleyen, 400 milletvekili isteyen, bunu hiçbir parti için istemeğini söyleyip meydanlarda muhalefeti eleştiren hep Erdoğan oluyor.

Ancak söylemese de kimin için oy istediği belli. Bunu saklamaya gizlemeye gerek yok.

Zaten Çalışma Bakanı Faruk Çelik de bu gerçeği söyledi. Aslında Bakan Çelik herkesin bildiği bir gerçeği itiraf ederek “AK Parti’nin lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır, bizim liderle ilgili bir sorunumuz yok” demiş. Başbakan Davutoğlu için de “Gayretli ve çok çalışkan. Diğer partilerde bu yok, kıskançlık yapılmasın” ifadelerini kullanmış…

Bakalım AKP’liler Davutoğlu’na ne zaman “liderimiz” diyecek? Bir de şu soru aklımıza takılıyor. Acaba Davutoğlu bu duruma ne diyor?

***

BİR İTİRAF DA YARGI İÇİN…

Son günlerde yargıda yaşananlar için çeşitli yorumlar yapılıyor. İhtilal ve ara dönemlerde dahi yaşanmayan olaylara şahit olunduğu söyleniyor. Savcılar ve hakimler verdikleri kararlar nedeniyle hapse atılıyor. Yargı mensupları ihraç ediliyor. En son olarak da bir dönem başta Erdoğan olmak üzere hükümet üyeleri tarafından “takdirle! karşılanan dört savcı ve bir hakim ihraç edildi.

HSYK tarafından bu yargı mensupları ihraç edilirken, Erdoğan’ın, “Bu ülkenin tarihinde yargı mensuplarından savcı veya hakim hiç tutuklanan oldu mu? Bu farklı bir olay. Burada bu tutuklama süreci muhtemelen diğerleriyle devam edebilir” sözlerinin gazetelerde çıktığı günle ihraçların olduğu günün aynı güne denk gelmesi ilginç bir tevafuk oldu…

İhraç kararları verildikten sonra AKP içinden bir milletvekilinin “Zaten alınan karar beklenen bir karardı, başkalarından emir alan, usulsüz dinlemeler yapan, usulsüz mahkeme kararlarıyla operasyon yapmak isteyenler bu cezayla mutlaka karşılaşacaklardı. Ben bu kararı sürpriz olarak görmüyorum, hatta gecikmiş olduğunu düşünüyorum” demesini de buraya not düşelim. (İstanbul Milletvekili Bülent Turan, İnternethaber, 12.5.2015)

Burada siyasette son günlerini geçiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “Yargı 10 tane kurum içinden sondan 3. ya da 4. sırada. Yargıya olan güven bitmişse kafamızı elimizin arasına alıp düşünmemiz lazım. Çok güzel saraylar yaptık ama adalete, yargıya duyulan güveni arttıracak çok çalışma yapmamız lazım” sözlerini aktarmadan geçmemek lazım.

Meclis Başkanı Cemil Çiçek yıllar önce ne demişti, hatırlayalım “yargının siyasallaşması en büyük felakettir...”

Bütün bu görüşleri alt alta koyduğumuzda da yargıya güvenin neden azıldığı da ortaya çıkmış olmuyor mu?

***

STK’LAR YARIŞA GİRDİ(!)

AKP’nin seçim vaatlerinden en önemlisi başkanlık sistemi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sürecinde “teşekkür ve açılışlar dolayısıyla” mitingler yapmaya ara vereceğini söylemesine rağmen “mitinglerine” devam ediyor. Bu duruma yapılan yorumlardan birisi de AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun başkanlık sistemini yeterince anlatamadığı ya da yalnız kaldığıyla ilgili…

Bu işin bir cephesi… Başka bir cephesi var ki, şaşırıp kalıyoruz.

AKP’ye yakın sivil toplum kuruluşları, sendikalar, dernekler seçime yakın paneller, açık oturumlar düzenleyip “başkanlık sistemi”ni anlatıyorlar. STK’lar bunu başka zaman yapsalar belki anlamı olurdu ancak şimdi yapılması akıllara başka şeyler(!) getiriyor…

Diğer yandan da yeni anayasa bir bütün halinde tartışmalıdır. Başkanlıkta bir başlık olarak ele alınabilir. Tek başına başkanlık sistemi üzerinden konuşulması ülkeyi darbe anayasasından kurtaramayacaktır ve yeni anayasa daha tartışılmadan bir kenara atılacaktır.

***

“DEMOKRASİ İÇİN TEHDİT!”

Seçimler yaklaşırken üslupta iyice sertleşiyor. Bu sertleşme sırasında öyle sözler söyleniyor ki, hayretler içinde kalabiliyoruz.

Çözüm sürecinin başındaki isim olan ve HDP ile süreci yürüten Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın seçimlere giren bir parti hakkında söylediği, “Böyle bir zihniyetin (HDP) barajını geçmesi demokrasi için bir tehlikedir, bir tehdittir” demesi hayretle karşılanırken, “Bu sözler ne kadar demokratik?” sorusunu akıllara getirdi.

Öyle ya, şu anda yürürlükte olan kanunlara göre kurulmuş ve seçime girme hakkı kazanmış bir parti hakkında bunu söylemek ne kadar doğru? Hem siz bu partiyi muhatap alıp bir süreç götürmüyor musunuz? Madem “demokrasiye tehdit” neden görüşüyorsunuz?

HDP’nin barajı geçmesi durumunda AKP’nin milletvekilliği sayısını düşeceği de belli ki, Bülent Arınç oyların arttırılması için bölgede görevlendirildiği ifade ediliyor. Bu da akıllara “Demokrasiye tehdit derken, AKP’ye mi tehdit olarak görülüyor?” sorusunu akıllara getiriyor.

Okunma Sayısı: 1239
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı