Seçim takvimi ilerlerken partiler adaylarını belirlemeye çalışıyor.
AKP’de temayül yoklaması geçtiğimiz hafta yapıldı. Bu safhaya gelmişken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sır küpüm” dediği MİT eski Müsteşarı Hakan Fidan’ın istifasını hâlâ kabullenebilmiş değil.
İstifa etmesinin hemen ardından, “Ben adaylığına olumlu bakmıyorum. Bunu Sayın Başbakan’a da söyledim” yorumu yapan Erdoğan, son olarak da, “Kanaatlerimizi ifade etmiş olmamıza rağmen, istifa edip adaylık söz konusu olmuşsa elbette bir kırgınlık söz konusudur. Onu göreve getiren de benim. Madem öyle, eğer müsaade edilmiyorsa orada kalması gerekirdi. Dolayısıyla elbette kırgınım” diyerek tepkisini bir kez daha dile getirdi.
Bu arada Fidan’ın temayül yoklamasında 1. çıktığı haberleri de yer alıyor. Buradan şunu mu anlamak lâzım. AKP teşkilâtı Hakan Fidan’ın MİT’den istifa edip aday olmasına pek kırgın değil…
Şimdi temayül de birinci çıktı, ama listelerde Erdoğan’ın bu kırgınlığına rağmen yer alacak mı? Alırsa Davutoğlu ile Erdoğan arasında bir kırgınlık olacak mı? Meraklar 7 Nisan’da son bulacak mı? Bekleyip görelim.
***
ADAM GİBİ DAVRANIN!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta Merkez Bankası Başkanı hakkında eleştirisini sürdürüyor. Bunun yanında Merkez Bankası’ndan da sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı kast ederek, “Bakıyorum ki aynı durumdalar. Artık biraz kendilerine çeki düzen vermeliler” diye konuşmuş.
Bu tartışmaya Başbakan Yardımcısı Arınç da, “MB’yi tehdit etmek doğru değil” diyerek katıldı.
Erdoğan, Babacan ve Başçı’yı çağırıp konuşacağını söyledi. Bu arada da Başdanışmanı Yiğit Bulut öyle bir lâf ettik ki, Babacan ve Başçı üzerlerine alındı mı diye sormadan edemedik.
Yiğit Bulut, Merkez Bankasının yüzde 25’lik faiz indirimini değerlendirirken, “Ya bizim zekâmızla dalga geçiyorlar, ya bu milletle eğleniyorlar, ya bu işin arkasında başka bir şey var. Artık çanak çömlek patladı. Lâfı saklamanın anlamı yok. 0,25! Ne sağa yarasın, ne sola yarasın” demiş ve peşinden de şu ilginç cümleyi sarfetmiş: “Küresel baronlar başımı sevsin” diye karar alıyorsan, hangi makamda olursan ol, hangi koltukta oturuyorsan otur… gerisini söylemek istemiyorum. Herkes oturduğu koltuğun hakkını verecek. Bu devlet size her şeyi vermiş, bu devlet sizi korumuş, bu devlet sizi kollamış, bu devlet sizi adam etmiş, adam saymış, adam gibi davranın” demiş.
Bakınca sözün adresi belli. Bir danışman tarafından kendisine bu sözler sarf edilenler bakalım cevap verecekler mi, yoksa yutup, içlerine atıp işlerine mi bakacaklar. Göreceğiz…
***
“KİM ZEHİRLEYECEK ONU?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doktorluğunu üstlenen AKP Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda 5 kişilik ‘Acil Tıp Ekibi’ kurduklarını bildirmiş. Erdoğan’ın yiyeceği bütün gıdaların analizden geçtiğini söyleyen Erdöl, yeni yapılanmanın acil tıbbî müdahalenin yanı sıra, gıda ve beslenme güvenliğini de kapsadığını atlatmış.
Elbette Cumhurbaşkanlarının ve devlet büyüklerinin bir suikastı için gerekli tedbirler alınmalıdır. Ancak görüyoruz ki, başta Erdoğan olmak üzere, Başbakan ve bakanların korunmasında abartılıyor. Cuma namazında silâhlı korumalar, bir ordunun ortasında umre ziyareti yapma son günlerde en çok göze batanlardan…
Bu konunun kendisine hatırlatılması üzerine MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin sözleri enteresan. “İnançlı insanlarda tereddüt olmaz. Kim zehirleyecek onu? Eski Osmanlı saraylarında da vardı böyle şeyler. Çeşnicibaşı şimdi çağdaş kurumsal hale getirilmiş” değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, “Zehirlenmekten mi korkuyor? Yakın çevresindekilerden mi tereddüt içinde?” değerlendirmesini yapmış.
Bahçeli’nin sorusunu tekrar edelim. Zehirlenmekten mi korkuyor? Yakın çevresindekilerden mi tereddüt içinde?
Ne dersiniz?
***
HAMASİ NUTUKLARLA…
Başbakan Davutoğlu, “Çözüm sürecini seçim yatırımı olarak kullandığınız söyleniyor, ne dersiniz?” sorusuna ilginç bir cevap vermiş: “Seçim yatırımı yapılacak başka konu mu yok? Hamasi nutuklarla aynı oyu yine alırız… Çözümden herkes kazanır. Desteklerlerle oy CHP’ye de, MHP’ye de, HDP’ye de gider. Hamaset olmamalı. Zarar verir…”
Bu söz bize, “Ceketi koysak yine kazanır” sözünü hatırlattı…