Türk tipi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen 18 maddelik anayasa değişikliği için dün sandık başındaydık. Bu yazıyı yazdığımız saatlerde henüz sonuçlar açıklanmadığını için sonuçlar hakkında yorum yapmamız mümkün değil.
Referandum kampanyalarında göze çarpan ve dikkat çeken birkaç anekdot aktarmak istiyoruz.
***
“HAYIRA KARGALAR BİLE GÜLER” Mİ?
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ çıktığı bir televizyon kanalında program yapımcısının kinayeli “Bir konuda çalışma yapmamışsınız, şikâyetler var. Haklılar da! CHP’nin pankartını koparan karga ile ilgili nasıl bir işlem yaptınız?” şeklindeki sorusuna kahkahalar ile gülerek “hayıra kargalar bile güler” demişti.
Olay şuydu: CHP’li Muharrem İnce Yalova’da “hayır pankartı”nın kesildiğini iddia ederek, “Talimat verdim, kimsenin canını yakmayın dedim” ifadelerini kullanmıştı. Bu sözlerin ardından sosyal medyada “hayır pankartını kesen karga”nın görüntüleri paylaşılmıştı.
Bu durumun hatırlatılması üzerine, “Bu hayıra kargaların bile güldüğünü gösteriyor. Hayıra kimse müdahale etmiyor” diye cevap verdi.
Referandum kampanyalarının eşit şartlarda yapıldığını kim iddia edebilir ki?
***
İBRETLİK SAVUNMA
Referandumda “evet’i savunanların “tek adam” eleştirilerinin Mustafa Kemal ve İsmet İnönü dönemi ile savunmaları ibretlikti…
Sosyal medyada “18 maddelik referandum” şeklinde hazırlanan tek sayfalık paylaşım tablosunun son maddesindeki “Atatürk ve İnönü gibi RTE’de partisiyle ilişik kesmeyecek” bölümü de dikkat çekti.
Bu doğru bir tesbit…
CHP’li Mehmet Bekaroğlu’nun dediği gibi “Gazi de tek adamdı, İnönü de. Doğru da o zaman zaten tek parti vardı…”
Bu durumda şu sorular akla geldi: Türkiye’de 1946’da çok partili hayata ve demokrasiye geçilmedi mi? O tarihten sonra bir partinin genel başkanı aynı zamanda cumhurbaşkanı oldu mu?
Bu savunma, referandum kampanyalarının ibretlik savunmalarından birisi oldu.
***
SON ANDA “EVETÇİLER” ARASINDA KRİZ
Bugün nasıl bir sonuç çıkacak bilemiyoruz. “Hayır” çıkarsa “kandırıldık, aldatıldık” türü savunmalara hazırlıklı olalım. Bu tür sözlerin olacağı referanduma günler kala hem MHP hem de AKP’li yetkililerin beyanlarıyla ortaya çıkmıştı.
Referanduma 3-4 gün kala Cumhurbaşkanı danışmanlarının “eyalet sistemi”ni çağrıştıran açıklamalarına cevaben Devlet Bahçeli, “Şimdi ‘Eyalet sistemini getireceğiz’ diye bir danışman, Cumhurbaşkanı danışmanı olarak söylüyor ve Cumhurbaşkanı da buna ses çıkartmıyor, kabulleniyor ise o zaman iki gün içerisinde eyalet sistemine karşı olan, üniter yapıda düşüncesi olan ülkücülerin kararı ne olabilir? Bunları düşünmek lâzım” demişti. Ardından sosyal medyada “Bahçeli hayır diyor” paylaşımları başlayınca, Bahçeli’nin “Biz 16 Nisan’da millet için evet, devlet için evet diyeceğiz” sözleri genel merkezden paylaşılmıştı.
Erdoğan, “Ben ne diyorum, sen ona bak. Böyle bir şey yok, benden duydunuz mu? Yok” diye cevap vermişti. Başbakan Yıldırım ise, “Eyalete yol açacak madde varsa bugün bu görevi anında bırakacağım” demişti.
Mevcut anayasada muğlak ifadeler olduğundan hep şikâyet edilirdi. Görüldü ki 18 maddelik değişiklikte de muğlak ifadeler var.
***
MEĞER 1982 ANAYASASINA KİMSE “EVET” DEMEMİŞ!
12 Eylül darbecilerinin hazırladığı 1982 anayasasını savunan kimse kalmadı. Referandum kampanyasında neredeyse herkes 1982 anayasasına “hayır” dediğini söylerken de adeta bir yarışa da girdiler. “Evet verdik, ama hata ettik” diyene hiç rastladınız mı?
Darbe anayasasına yüzde 92 “evet” çıkmıştı. Bunları görünce insanın aklına, “Peki, yüzde 92’yi kim vermişti?” sorusu takıldı. Kampanyanın ibretlik olanlarından birisi de bu oldu.
***
BAKTIK OLMUYOR!
Cumhurbaşkanı danışmanlarının halkoylamasına günler kala çıkışları hayli ses getirdi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, “Uygularız 3 sene 5 sene, baktık olmuyor, toplanır parlamento tekrar değiştirir” sözleri bunlardan birisiydi.
Sanki anayasa deneme yanılma tahtası…