15 Temmuz darbe teşebbüssünden sonra Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yüzbini aşkın memurun açığa alınması ve 60 binin üzerinde memurun görevine son verilmesinden sonra “mağduriyet” sözünü sıkça duymaya başladık.
Bu kelimeyi dillendirmenin, konuşmanın ve yazmanın bile sıkıntılı olduğu bir ortamda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “at izi it izine karıştı” ve “kurumlar bir yarış içine girmiş” sözünden sonra başta Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere, bir çok kesim tarafından “mağduriyet” kelimesi kullanılmaya başladı. Gazetelerde yazarlar (iktidara yakın gazete ve televizyonlarda dahil) mağduriyetleri köşelerine almaya, televizyonlarda konuşulmaya başlandı.
Mağduriyetler konusunda bir kamuoyu oluşunca da geçtiğimiz haftanın başından itibaren illerde valilik bünyesinde “kriz merkezleri” adı altında komisyonlar kuruldu. Ankara’da başbakanlık eski binada oluşturulan merkeze itirazlar gelmeye başladı, uzun kuyruklar oluştu, oluşuyor. İşinden olanlar “mağdur” olduklarını ispat etmeye çalışıyor.
* * *
Bu aşamada öncelikle yapılması gereken görevden almalarda uygulanan 16 kriterin yeniden gözden geçirilmesidir. Mağdurlarının ifadelerine bakılınca da bunun gerekli olduğu ortaya çıkıyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın, baştan beri çok titiz davranılması gerektiğini, intikam duygusu ile hareket edilmemesini söylediklerini ifade ederken görevden almalarda “mutlaka yanlışlar olabilir, hatalı kararlar alınabilir” demesi de mağduriyetlerin yaşandığının bir göstergesi aslında…
Yıldırım, “titiz davranma” ve “yaş ve kuru bir arada olmasın sapla saman birbirine karışmasın” sözleri keşke yaklaşık 50 bin memuru atıldığı son kararnameden önce dikkate alınsaydı, daha titiz davranılsaydı. O zaman bu kadar mağduriyet olmazdı.
Muhalefet partilerinin mağduriyetler konusundaki ifadeleri de çok sayıda mağdurun olduğunu gösteriyor.
* * *
Hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir milyon mağdurun olduğunu söylemesi dikkat çekici… Bu kadar insanın mağduriyetinin söylendiği bir ortamda mağduriyetlerin kısa zamanda çözüme kavuşması gerekliliğini ortaya çıkıyor.
Kılıçdaroğlu’nun 1 milyonun üzerinde mağdur olduğunu söylerken, mücadele hukuk içinde olması ve toptancı anlayıştan vazgeçilmesi gerektiğini söylerken verdikleri örneklerde mağdurların dile getirdikleri oldu
Yine Bahçeli’nin, 1 milyona yakın bir mağdur kitle oluşturulduğunu söylerken, dikkat çektiği husus bu durumun “sosyal bir yara açabilme” endişe…
Kılıçdaroğlu, AKP’deki ziyaretinde mağdurlarla ilgili bir dosyayı Yıldırım’a iletti. Mağduriyetlerle ilgili bakanlıklara, valililiklere, AKP, CHP ve MHP’ye gelen itirazlar titizlikle incelenmesi gerektiği konusunda liderler arasında görüş birliğinin oluştuğunu görüyor.
Diğer yandan Başbakan Yıldırım, “yanlışlık düzeltilecek” diyor ama yaşanan sıkıntılar, o memurun komşuları gözündeki durumu nasıl düzeltilecek? Bu yüzden de bu incelemelerin bir an önce bitirilmeli, yaşla kuru, sapla saman, haklı ile haksız ortaya çıkarılmalıdır.
* * *
Mağduriyetlerinin konuşulmaya başlandığından beri bir şeye dikkat çekiliyordu.
Bu mağduriyetler, asılsız ve mesnedsiz ihbarlarla ortaya çıktı. Yıldırım-Kılıçdaroğlu görüşmesinde imzasız ihbarların dikkate alınmayacağı konusundaki mutabakatları bu anlamda önemli ve değerli. Çünkü, asılsız ve maksatlı ihbarların olduğu mağdurların işlemlerinin geri alınmasında görüldü.
Bu bakımdan masum ve mağdur olduğu tesbit edilen kişiyi ihbar eden kişinin bu ihbarı yanına kâr kalmaması için de bir düzenleme gerekli.
Sapla samanın karışmaması için de bu yapılmalıdır.