Önümüzdeki günlerde seçilen vekillerin yemin etmesi, ardından hükümet kurma çalışmaları ile süreç devam edecek.

Bugün biz burada seçimler öncesinde yapılan bir tartışmayı hatırlatmak istiyoruz. Seçim kampanyalarının hemen öncesine denk gelen bu tartışma yeterince gündemde kalamadı.

* * *

O tartışmaya geçmeden önce şunları not düşelim.

Malumunuz AKP’de üç dönem kuralına göre partinin önde olan isimleri seçimde aday olamadılar. Aday olamayanlar arasında birçok bakan da vardı. Bülent Arınç, Ali Babacan, Faruk Çelik, Mehdi Eker, Ömer Çelik gibi isimlerin yanı sıra Cemil Çiçek, Beşir Atalay, Hüseyin Çelik, Bekir Bozdağ, Egemen Bağış, Hayati Yazıcı, Binali Yıldırım gibi isimler artık milletvekili değiller. Bu isimlerden bazıları Saray’a danışman olacağı da konuşuluyordu. 

AKP kurulurken dört isim ön plandaydı. Şu anda fiili olarak AKP’de dördü de yok. Bunlar Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdullatif Şener. Şener çok önceden kopmuştu. Erdoğan da Köşk’ten sonra aktif siyasetin içinde olmayacağını açıkladı.

Bu isimlerden birisi de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç… Arınç için hep “hükümetin vicdanı” yatıştırması yapıldı.

Uzun süredir siyasette olan ve bakanlık yapan Arınç, “Yüzde 50 bize nefretle bakıyor”, “Çok güzel saraylar yaptık ama adaleti sağlayamadık”, “maneviyatta sınıfta kaldık” gibi cümlelerle hatırlanacak.

Arınç’ın “Ben de sadece bakan değilim; benim aynı zamanda bir özgül ağırlığım var ve bu özgül ağırlığım başkalarından farklıdır” açıklaması da hep akıllarda kaldı!

Şurası da bir gerçek ki, birçok konuda söylediklerinin tersi oldu. Hatta, Bülent Arınç, “şu olmayacak” dediği anda “olmayacak dedi ya bu olacak” yakıştırmalarına hedef oldu. Böyle olduğunda da hep söylediği “özgül ağırlık” hatırlara geldi.

Bunun örnekleri çok… 1 Mart tezkeresi, gezi parkı olayları, öğrenci evleri, Diyarbakır Emniyet Müdürünün sözleri, İmralı tutanakları, İzleme heyeti, Merkez Başkanı Başçı’nın açıklamaları gibi konularda Erdoğan ile ters düştü.

* * *

Ancak bütün bunları gölde de bırakan tartışma Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında milletvekili aday listelerin belirlenme arefesinde olmuştu.

Bu tartışma yenilir yutulur cinsten değildi. Ancak seçim atmosferine girildiği için unutuldu…

Şimdi bunların günyüzüne çıkma vakti geldi. Çünkü Arınç bugünün tarihini vermişti.

Tartışma Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın başkanlığında yürütülen çözüm süreci ile ilgili 10 maddelik bir mutabakat açıklanmasından sonra izleme heyetinin kurulması ile başlamıştı. Erdoğan, “Heyeti doğru bulmuyorum” dediğinde Arınç, “hükümetimizi ve kendisini yıpratıyor” diyerek bir çıkış yapmıştı.

Arınç Erdoğan’a bu eleştirisinden sonra cevaplar ilginç bir şekilde Melih Gökçek’ten gelmiş ve Arınç’ı istifaya davet etmişti. Sosyal medya üzerinden “Paralel yapı bizi içimizden Arınç ile vurdu. Arınç’ın kızı ve damadı fanatik paralelcidir. Artık AKP’nin sözcüsü olamaz. Derhal istifa etmelidir” diyerek tartışmanın fitilini ateşlemişti.

Arınç ise Gökçek’e öyle cevaplar verdi ki, tartışma adeta kan davasına dönüşmüştü. “Bu terbiyesizce bir açıklama” gibi çok sert ifadelerle cevap verdi. Gökçek’in “Ankara’yı parsel parsel sattığı”nı söyledi. 

Araya Davutoğlu girdi. Seçim kampanyaları başlayınca bu tartışma orada kesildi.

Son olarak geçtiğimiz hafta içinde Davutoğlu’nun kendisine “Muhatap alma, bunun hesabı nasıl sonra görülür” dediğini aktaran Arınç, “Bir anda içimizi döktük. Sonradan da pişman oldum. Söylediklerimden dolayı değil ama hükümet sözcüsü sıfatıyla Bakanlar Kurulundan sonra böyle bir açıklamayı yapmak herhalde uygun değildi” dedi.

Arınç tartışmalar sırasında söylediği unutulmayan bir cümlesi vardı. “Gökçek ile ilgili 100 konuyu 8 Haziran’dan itibaren konuşmak isterim” demişti.

Ve bugün 8 Haziran… Seçimler bitti. Bu durumda bakalım bu sözünü yerine getirebilecek mi?