"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Sevindi-sevinmedi” polemiği!

Mehmet KARA
31 Ağustos 2020, Pazartesi
Kutuplaştırıcı ayrıştırıcı siyaset tarzı artık o kadar hayatımızın içine girdi ki, ne sevinçte, ne kederde ne de acıda birleşemiyoruz ya da böyle olduğu söyleniyor.

Oysa, milletimiz siyasetçilerin bütün ayrıştıran politikalarına rağmen sevinçte ve üzüntüde birleşebiliyor. Bunu sel ve deprem gibi afetlerde gördük, görüyoruz. 

Birkaç ay önce iktidar “Birileri kalkıp açılmasın diye büyük çaba sarfettiler” dese de Ayasofya’nın cami olarak ibadete başlamasına sevinmeyen neredeyse olmadı. Engellemeye çalışan da olmadı… 

Son olarak, Karadeniz’de Fatih sondaj gemimiz Tuna-1’nin sondajında 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfetmesinde de yine böyle bir durum yaşandı. Ülkemiz ve milletimiz için büyük önem taşıyan bu keşfe de sevinmeyen olmamıştır. Ancak iktidar siyasetinin kutuplaştırıcı ve yandaşlarını sıklaştırıcı tavrı dolayısıyla buna sevinmeyenlerin olduğu iddiasını pompaladı. Bunu da bu tebriğin en üst perdeden açıklanmamasına ve birkaç gün gecikmeyle açıklama yapılmasına bağladılar. 

Oysa takip ettiğimiz kadarıyla bu mesele herkes tarafından sevinçle ve memnuniyetle karşılandı. Herkes sevince ortak oldu. Keşke “sevinmediği” söylenenler keşif bulunduğunun söylendiği toplantıya dâvet edilse veya aynı gün bilgilendirilseydi de yüzlerine yansıyan sevinç orada görülebilseydi.

Elbette iktidar icraatlarını anlatacak muhalefet de o icraatta yanlışlık gördüğünde söyleyecektir. Bunu söylerken de çözüm yollarını sunacak. İktidar da yapıcı eleştiri yapan muhalefetin görüşlerine değer verecek, yanlış yaptığında düzeltecektir. Demokrasinin gereği de bu değil midir?  

Milletin sevincine ortak olurken dertlerine, meselelerine de ortak olmak gerekmez mi?

Millet işsizlikten, hayat pahalılığından, adaletten, hukuksuzluktan şikâyet ediyor. İktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte bu meseleleri çözmenin yollarını aramak gerekmez mi? Milletin derdiyle dertlenmek, sevinciyle mutlu olmak siyasetçinin görevidir…

Siyasetçiler artık bu kısır çekişmelerden kurtulup milletin hayrına ve yararına olacak işlerde yarışmalılar. Böyle “sevindi-sevinmedi” polemiği milletin dertlerine deva olmayacaktır.

***

ABD BAŞKAN ADAYLARININ DENSİZLİKLERİ!

Bir başka polemik de, ABD Başkan adayı Biden’in Türkiye’nin içişlerine karışan densiz açıklamalarında yaşandı.

ABD seçimlerine iki ay gibi süre kaldı. Başkanlık için yarışan iki adayın Türkiye ile ilgili söylediklerine ortak tepki verilememesi siyasetimizin önemli eksiklerinden birisi oldu. Yetkililerin, bu açıklamayı bildiklerini, ama muhalefetten bir cevap beklediklerini söylemeleri de işin başka vahim bir yönü olmuştu.

Biden’in 7-8 ay önce yaptığı çirkin ve vahim sözlerine muhalefet hemen cevap verirken Erdoğan’ın 7-8 gün geçtikten sonra cevap vermesini ise bu kez muhalefet eleştiriyor. Erdoğan’ın “Türkiye’de darbe ile yapamadıklarını, muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmek istediklerini kameralar önünde söylemekten de çekinmiyorlar. Ya dostluğumuz var be… Oturup konuşmuşluğumuz, çay içmişliğimiz var ya… Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın?” sözleri muhalefet tarafından eleştirilirken, Erdoğan’dan daha sert tepki göstermesi istendi.

Diğer aday Trump’un Erdoğan için söylediği ve hakkıyla cevap verilmeyen çirkin ve yakışıksız sözlerinden ve mektup skandalından sonra son olarak, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Rahip Brunson’un masum olduğunu anlattık, o da bunu kabul etti. Bu yüzden ona ve Türk halkına minnettarız” sözüne cevap verilmemesi şaşırtıcı. Zira bu açıklamalar da Biden’in açıklamaları kadar seviyesiz.

Bu sözlerden kimse rahatsızlık duymadı mı?

Türkiye’nin yargı sistemini, hukukunu, mahkemelerini siyasete bağımlı gibi gösteren bu açıklamalara en üst perdeden cevap verilmesi gerekirdi. En azından Türkiye’de yargının bağımsız olduğu söylenmeliydi. Bu söylenmeyince kalkıp “Türkiye’de yargı bağımsız değildir” diyenlere söyleyecek sözümüz kalmayacaktır. Yoksa Türkiye’de yargı bağımsız değil mi?

En başta Biden’e Dışişleri, Trump’a da Adalet Bakanımızın cevap vermesi gerekmez mi? Tamam dost ve müttefikler de onlar da haddlerini bilmeliler.

***

TRUMP’IN MÜJDESİ BOŞ MU ÇIKTI?

Türkiye’nin adalet sistemiyle ilgili bu açıklamayı yapan Trump geçtiğimiz günlerde de bir müjde vereceğini açıklamıştı. Koronovirüs tedavisiyle ilgili “çığır açacak bir gelişme” olacağı söylenen müjde pek itibar görmedi. Zira, açıklamasında yeni bir şey yoktu. Dünyada en fazla ölüm ve vakanın yaşandığı ABD’de de dört gözle beklenen müjdeye pek inanan çıkmadı.

Bunu gören Trump, “Derin devlet yüzünden koronavirüs aşısı seçim sonrasına kalacak. Aşının ben baştayken bulunmasını istemiyorlar” demiş.

Buradan iki sonuç çıkıyor, birincisi seçilemeyeceğini kabul etmemesi, ikincisi de müjde vermeden önce müjdenin ne olduğunu bilmiyor olması…

***

MUHALİF OLMAK

“Fatih Portakal’ın yorgun ruh halini anlamak çok zor değil. Bu dönemde muhalif olmak ateşten gömlek giymektir. Bunu her birimiz yaşıyoruz. Umudumuz var, bugünler de geçecek...” 

Bunu söyleyen bir milletvekili ve İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan… Sözün bittiği yer… 

Gazetecilerin sokak ortasında hatta evinin önünde dövülmesi… Ve dövenlerin aylar, yıllar geçmesine rağmen bulunamamasının normal sayıldığı bir dönemde bu sözler daha iyi anlaşılıyor.

“Demokrasi, düşünce özgürlüğü ve adalete her zamankinden daha fazla ihtiyaç var” sözü boşuna söylenmiyor demek ki…

Okunma Sayısı: 1803
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı