En sonuncusu Gaziantep’de bir düğün evine yaptığı eylemde çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 55 vatandaş vefat etmiş, yüzlerce kişi yaralamıştı.

Vahşice ölümler gerçekleştiren bu terör örgütünün ilk günlerde “gerektiği ölçüde” ciddîye alınmadığı bir vakıa…

Büyük Ortadoğu Projesi ile başlayan ve Arap Baharı ile devam eden, Mısır, Libya en son olarak da Suriye ile devam eden süreçte Türkiye’nin dış politikasının yanlışlığı yıllar sonra ortaya çıktı. “Sıfır sorun” ile başlayan dış politikamız Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikası sonucu” diye itiraf ettiği noktaya kadar geldi.

Uçak krizi ile kopan Rusya ilişkileri, Erdoğan’ın mektubu ile normalleşmeye giriyor. Mavi Marmara Gemisine saldırının ardından İsrail’le kopan ilişkilerin “anlaşma” ile sonuçlanması ve “Mısır’la ilişkilerin geliştirilmesi”yle ilgili Başbakan Yıldırım’ın sözleri bütün bu yanlışlığın varlığını ortaya çıkarttı..

* * *

Geldiğimiz noktada dış politikada 180 derecelik bir dönüşle farklı bir yol izlenmeye başladı.

Bu hafta içinde ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin ziyaretlerinden sonra Türkiye, Suriye’nin kuzeyine yerleşen IŞİD’in sökülmesi için operasyonlar başlattı.

Operasyonun amacını, sınır güvenliğinin sağlanması, Türkiye’nin bölgede bir taraftan IŞİD, diğer tarafından PYD-YPG ile komşu olma durumunun engellenmesi, sınırın bu iki terör örgütünden temizlenmesi olarak özetlemek mümkün.

Suriye’nin, Türkiye sınırındaki Cerablus bölgesinde terör örgütü IŞİD’e karşı başlatılan “Fırat Kalkanı” operasyonu adı verilen bir operasyonla Türk savaş unsurları (tanklar, uçaklar ve askerlerimizle) Suriye topraklarına girdi ve köyler kasabalar alınarak Özgür Suriye ordusu’na (ÖSO) alan oluşturuluyor. Diğer taraftan da YPG güçleri F-16’larla dövülüyor.

Kara birliklerimizin tanklarla Suriye sınırı içine fiilen girmesi ile birlikte Türkiye de “sıcak savaş” bölgesine girmiş oldu. Bu operasyonun üç ay içinde bitirilmesi hedefleniyor olsa da operasyonların daha uzun süreceğini söyleyen de var.

Türkiye’nin “kırmızı çizgisi” Cerablus’tu. Türkiye’nin terör örgütü dediği, ama ABD’nin terör örgütü olarak kabul etmediği PYD’nin ABD destekli “Demokratik Suriye Güçleri” ile birlikte IŞİD’in elindeki Menbiç ve Cerablus’u ele geçirmeye çalışması Türkiye’nin bu kırmızı çizgilerinin ihlâli anlamına geliyordu.

Türkiye’nin, Cerablus’u ÖSO’ya teslim etmesinin ardından PYD-YPG’nin de Fırat’ın doğusuna çekilmesini bekliyor. Operasyonun ikinci gününde ret çekmelerine rağmen çekilmeye başladığı da dikkat çekiyor.

ABD’nin bu konuda sözü var. PYD çekiliyor, ama geri dönmeyeceğinin garantisi var mı? Çünkü Türkiye’nin desteklediği ÖSO’nun gücü hem IŞİD hem de PYD’nin geri gelmesini engellemeye yetmeyeceği ortada. Böyle bir durumda ne olacağı da tam olarak bilinmiyor.

* * *

Bu durumda 3 ay sonra Türkiye oradan çıkabilecek mi? Türkiye’nin üç haftada sonuç alacağı hesap edilirken orada bir tampon bölge mi oluşturulacak? Yoksa başka hesaplar mı var? Soruları da önümüzdeki günlerin konusu olacak.

Fırat Kalkanı operasyonunda ABD, Türkiye’yi destekliyor. Ama “şimdilik” olmadığının garantisi yok. Zira, Türkiye’nin “PKK’nın Suriye kolu” olarak kabul ettiği PYD’ye ortak operasyonlar yapan ABD, bu örgütü “terör örgütü” olarak kabul etmiş değil, etmiyor da…

Şu anda Suriye topraklarında kimin eli kimin cebinde belli değil. Savaşan onlarca grup var.

Bir de şu anda hem ABD, hem de Rusya, bunun yanında İran da, Suriye toprakları içinde. Hepsinin ayrı bir hesabı var. Rusya, Esad yönetimini destekliyor. ABD’nin ise tam olarak ne yaptığı belli değil (!)

Türkiye’de haklı olarak sınırlarını korumak ve sınırında terör örgütü olarak kabul ettiği IŞİD ve PYD’nin olmaması için haklı bir operasyon yapıyor. Ama Suriye şu anda tam bir bataklık… Aman dikkat…