Meclis’e gönderildiğinde “İş kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” 61 maddeydi. Verilen önergelerle “Torba Kanun”a dönüşen bu tasarı 148 maddeye kadar çıktı.
Tasarının içinde SGK prim borçlarından Bağ-Kur’luların erken emekliliğine, motorlu taşıtlar vergisinden taşeron işçilere, esnafın borçlarından öğretmen alımına varıncaya kadar maddelerin mevcut olduğu kanuna sokuşturulan bir madde ile de Risale-i Nurların yayın hakkı devlet tekeline alınıyordu.
Meclis komisyonda hem de genel kurulda görüşmeleri sırasında görüştüğümüz iktidar (bunların içinde komisyon başkan, başkanvekili ve milletvekilleri de vardı) ve muhalefet partileri temsilcileri bu önergenin yanlış olduğu konusunda hemfikirdiler. Anayasaya aykırı olduğu konusunda ortadaydı. Ancak bir “üst irade” bunun çıkmasını sıkı takip ediyordu.
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu bilindiği halde genel kuruldan geçti.
Sonrasında hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de Başbakan Davutoğlu’nun “ilk icraatı” olarak Risale-i Nurları tekelleştiren maddenin de yer aldığı bu Torba Kanun jet hızıyla imzalandı ve Resmî Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe girdi.
* * *
Kanunun yayınlanmasından sonra, Anayasa Mahkemesi’nde kanunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması için müracaat edecek tek mercî olan anamuhalefet partisi CHP, “ivediklikle” dört maddeyi AYM’ne taşıdı. Mahkeme de bu kanunları iptal edip, yürürlüklerini durdurdu.
Ardından 60 günlük süre içinde anayasaya aykırı olduğu tesbit edilen 23 madde de Anayasa Mahkemesine götürüldü. Bu 23 madde arasında Risale-i Nurları devlet tekeline alan madde de var.
Bu “önerge” gündeme geldiği andan itibaren hep şu soruları sorduk.
Devlet tekeline alınan Risale-i Nurları Diyanet kendisi mi basacak? Yoksa bütün yayınevlerine basma yetkisi verilecek mi? Kanunla Risale-i Nurları basma devlet tekeline alındığı için tek sorumlu devlet adına Kültür Bakanlığı mı, Diyanet mi olacak?
Devlet tekeline alır, sadece “ben basacağım” der, ya da “istediğim yayınevine veririm” derse yıllardır aslına uygun şekilde basan yayınevlerine haksızlık etmiş olunmaz mı? Böyle yapalırsa, Risale-i Nurların milyonların istifadesine sunulmasını engel olmuş olmaz mı?
Ama hiçbir cevap alamadık
Neticede CHP bu maddenin de içinde yer aldığı 23 maddeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Şimdi gözler Anayasa Mahkemesi’nde. Dilekçede hem kanunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması talep ediliyor. Bu yüzden mahkemenin kısa zamanda bu kanunu görüşmesi bekleniyor.
* * *
Konuyla ilgili Meclis’te basın toplantısı düzenleyen CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin madde ile ilgili görüşlerini dünkü gazetemizde okudunuz. Burada dikkat çekmek istediğimiz bir cümlesi var. Düşünce hürriyetine, mülkiye hakkına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle güvence altına alınmış olan düşünce ve ifade özgürlüğü hakkına, hükümlerine açıkça aykırı olan bu maddede yer aldığı şekliyle devlet eserleri müsadere edebilir. Müsadere ederken eserin “içeriği”ne de karışabilir. Bu yapılırsa da “gizli sansür” uygulamış olur.
Şimdi buna haksız diyebilecek kimse bulunur mu? Bunun yapılmayacağının garantisi var mı?
Dünkü gazetemizde iptal isteğinin gerekçelerini de yayınlamıştık. Değiştirilen 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 47. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi yani, “Bakanlar Kurulu kararı ile memleket kültürü için önemi haiz görülen eserler üzerindeki haklar, hak sahiplerinin münasip bir bedel talep etme hakları saklı kalmak kaydıyla, eser sahibinin ölümünden sonra, koruma süresinin bitiminden önce, kamuya mal edilebilir” cümlesi anayasanın 13., 26., 35. ve 90. maddelerine aykırı. Yani sadece bir maddeye değil, 4 maddeye birden aykırı…
Bu durumda Anayasa Mahkemesi’nden beklenen anayasa açıkça aykırı olan bu maddenin yürütmesini durdurması ve kanunu iptal etmesi. Böyle olur mu onu de bekleyip göreceğiz.
İptal talebinin gerekçeleri sıralanırken uzun uzun Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı olduğu sıralanırken, “Bütün özgürlüklerin anası olan düşünce özgürlüğü, sadece düşünce ve kanaate sahibi olmayı değil, bunları özgürce açıklama, yayma ve bunlara ulaşma hakkını da kapsar” cümlesi ise hayli dikkat çekici…
Şimdi gözler Anayasa Mahkemesi’nde…
* * *
Diğer yandan da Risale-i Nurlara uygulanan bandrol engelinde 227. gününe girildi. Şu anda bu engel dolayısıyla Risale-i Nurlar basılamıyor, basılanlar bandrol verilmediği için insanların istifadesine sunulamıyor. Bir an önce bu engelinde kaldırılması ve Risale-i Nurların aslına uygun şekilde basılıp insanlara ulaştırması gerekiyor.