"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Tapelerin imhası” tartışmaları

Mehmet KARA
11 Ocak 2015, Pazar
Meclis Soruşturma Komisyonu hafta başında 4 eski bakanın (Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar) Yüce Divan’a gönderilmesine gerek olmadığını karar verdi ama tartışması hâlâ devam ediyor.

Aslında Komisyonun Yüce Divan’a gönderip gönderilmemesinden ziyade Meclis Genel Kurulu’nun vereceği karar önemli. Ancak öyle görülüyor ki, 4 eski bakanın Genel Kurul’dan da Yüce Divan’a gönderilmesi zor görünüyor.

Cuma günü gece yarısı komisyonun 155 sayfalık raporu Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Raporun sonuç bölümü “Yüce Divan’a sevkine gerek yoktur” şeklinde tek cümleden oluştu. Muhalefet de “muhalefet şerhi” yazıyor. Ancak burada da bir gariplik oldu. Komisyon raporu görmeden “muhalefet şerhi” yazmak durumunda kaldı. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, rapor görmeden muhalefet şerhi yazılmasının “TBMM tarihinde bir ilk” olduğunu söylerken, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, komisyonu “çamaşır makinesine” benzeterek, “Soruşturma komisyonu bir çamaşır makinesi olarak kullanılmıştır” açıklamasını yaptı.

Genel Kurul’da ay sonuna doğru (20 Ocak olabilir) görüşülmesi beklenen karar öncesi yaşanan tartışma “tapelerin imhası” üzerinden yapılıyor. Tartışma, kararın açıklandığı gün Komisyon Başkanı Hakkı Köylü’nün CD ve metinlerin Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre imha edileceğini ve bu konuda bir talimat yazacağını ifadesi üzerinden çıkmıştı.

AKP’li yetkililer ve komisyonun AKP’li üyeleri tapelerin “delil niteliği taşımadığı” için TBMM’ye gönderilemeyeceği, hazırlık komisyonunun yasal yoldan elde edilmeyen tapeleri imha etme yetkisi olduğunu söylüyor. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, imha meselesinin bu kadar büyütülmemesi gerektiğini ifade ediyor.

Muhalefet ise buna sert şekilde itiraz ediyor. Komisyon kararının daha Genel Kurul’da görüşülmeden imha edilmesinin kanunlara aykırı olduğunu dile getiriyorlar. Bu acelenin niye olduğunu soruyorlar.

Öyle ya… Kararın Meclis Genel Kurulu’nda daha nasıl çıkacağı belli olmadan imha edilmesi düşünülebilir mi?

Komisyonun CHP’li üyeleri ve hukukçu milletvekilleri “Delilleri yok etme, gizleme ve değiştirme” suçunu oluşturacağı için 7.5 yıla kadar hapis cezası uygulanacağını düşünüyorlar.

Komisyon Başkanı Köylü’nün AKP’li milletvekilleriyle birlikte CD ve metinlerin imha edilmesine yönelik isteği ise muhalefet milletvekilleri “suç oluşturacak imha işlemi”nin gerçekleştirmesine “tanıklık” etmeyeceklerini söylüyor.

Tapelerin imhasının şimdilik durdurulduğuna ilişkin haberler gelmeye başladı. Ancak Genel Kurul’da görüşülmesine kadar “neler değişir”, onu kestirmek zor. Her an bir tutanakla imha edilebileceği dahi söyleniyor.

“Değişir” kelimesiyle şunu kast ediyoruz.

Komisyon tatil günleri ve resmî tatiller dışında 4 ay çalıştı. 12 toplantı yaptı. Son toplantı 2.5 saat sürdü. Komisyonun 22 Aralık’ta yapacağı toplantısında bir karar verileceği tahmin edilirken, karar toplantısı 5 Ocak’a ertelenmişti. Ertelemenin üzerinden geçen 2 hafta da siyasî hava birden değişti. Hükümete yakın gazeteler 5 Ocak yaklaşırken hatta o gün bile, “Bakanların Yüce Divan’a sevk edilmesi, darbe girişiminin son halkasıdır” türü haberleri manşetlere çekince AKP’li bazı vekiller bu meyanda açıklamalarla yaparak, komisyon üyeleri üzerinde adeta bir baskı unsuru oluştu.

Oysa 22 Aralık ve yılsonuna kadar farklı açıklamalar geliyordu. Meclis Başkanı Cemil Çiçek en net tavrı koyanlardan birisiydi. “Yüce Divan’a gitmezlerse bu konu hiç durmadan tartışılır, tartışmalar sürer durur. Giderlerse mahkeme karar verir ve üzerinde fazla durulmaz, hayat devam eder” şeklinde konuşmuştu.

Yine yolsuzlukla suçlanan dört bakanla ilgili Yüce Divan oylaması öncesi “Yolsuzluğa bulaşan, kardeşimiz de olsa kolunu koparırız” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun parti yetkilileriyle yaptığı görüşmede dört bakanın (en azından 3’ünün) kendi talepleriyle Yüce Divan’a gitmek istediği kulislerde konuşulmuş, gazetelere yansımıştı.

AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın “Ben olsam, Yüce Divan’a kendim gitmek isterdim” türü açıklamasından önce Davutoğlu’yla görüştüğünü not etmek lâzım.

Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Yüce Divan’a gitmesinler” düşüncesi kulislere yansıyınca işler tersine döndü ve karar dört eski bakanın Yüce Divana sevk edilmemesi yönünde çıktı. Erdoğan’ın kararın açıklamasından sonra söylediği “4 eski bakan üzerinden kurgulanmak istenen süreç, 17-25 Aralık darbe girişimini yaşatmaya yönelik umutsuz bir süreçtir” sözleri de bu süreçte bir bakıma kimin etkili olduğunu göstermiş oldu.

Hatta hükümete yakın gazeteciler bile başta Yüce Divan’a gidilmesi yönünde yazılar yazarken “darbe” söylemini dikkate alıp “AKP’i karıştırmaya çalışıyorlar” türü yazılar dahi yazdılar. Kararın açıklanmasından sonra “Yüce Divan tuzağa bozuldu” açıklamaları da bunu açıkça gösterdi.

Davutoğlu’nun, Meclis Soruşturma Komisyonu’nun kararının ardından parti birliğini kimsenin bozmasına izin vermeyeceklerini söyleyip, “Yolsuzluk varsa biz mücadele ederiz” şeklindeki söylemi ilginçti!

20 Ocak gibi yapılması düşünülen oylamaya kadar da bu tartışma sürüp gidecek. Meclis Genel Kurul’unda gizli oylama yapılacak ancak farklı bir kararın çıkması zor görünüyor. Peki tartışma böyle bir karar çıktıktan sonra biter mi? Bu zor görünüyor. Çiçek’in de dediği gibi “hiç durmadan” sürer gider….

Asıl soru şu: Madem suçsuz olduklarına inanıyorlar, neden Yüce Divan’a gönderilmediler? Bu yüzden de aklanmadıkları için siyasî hayatları boyunca bu suçlama hep söylenip duracak… Peki Genel Kurul’da da komisyonun kararı gibi bir karar çıkarsa bakanlar görevlerine geri dönecek mi? Bu da başka bir soru…

Okunma Sayısı: 1513
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • emreTMK

    12.1.2015 10:24:44

    Hakikâten, ekrem dumanlı nın dediği gibi, Ülkede resmen Tiyatro oynuyorlar.. Bu ülke insanı artık ne zaman kendi düşüncelerini söyleyebilecek. Ya bu nasıl bir zihniyet Allah aşkına biri söylesin !! Bir insan baştaki ne diyorsa doğrudur demesi kadar vahim bir durum olabilir mi ya !!

  • hakan kagan

    11.1.2015 10:36:59

    takipçilerinin muhakemelerini de sıfırladılar..ülke ne hale geldi..yolsuzluğun yapılması için aynı safta olmak gerekiyor demek.Aynı saftaysak her haltı işle,her şey mübah..varmı böyle bir anlayış dinimizde.?...böyle bir müslüman anlayışıyla dünyaya hiçbir şey veremeyiz..Hala verebileceğini sananlar var onlar hayal dünyasında yaşamaya devam etsinler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı