Sosyal medyanın referandum sürecinde (müdahale olmazsa) çok büyük bir etken olacağı da kesin. Hele OHAL şartlarında meydanlarda yapılacak kampanyaların “rahat olmayacağı” da dikkate alındığında sosyal medyanın gücü daha da ortaya çıkacak görünüyor.

Eski bir sporcunun başlattığı kampanya büyürken, buna yenilerinin ekleneceği de kesin. “Hayır”cıların ya da “evet”çilerin birbirine hakaret etmediği bir kampanya olmasını temennî ediyoruz.

Sosyal medyadaki zekice ve akıllıca paylaşımlar insanları tebessüm ettirirken, diğer yandan düşündürüyor da…

Bunlardan birisi dikkatimizi çekti. “Büyük bir sitede oturuyorsun, site yöneticisi iyi hizmet vermek için bütün tapuları üzerine istiyor. ‘Evet’ der misin?” diye bir soru sormuş vatandaş. Peki, “Siz olsanız tapunuzu yöneticinize verir misiniz?”

“Kutuplaşmaya neden olacağı...”

AKP’nin de içinden çıktığı millî görüşün ana gövdesi Saadet Partisi referandumdaki kararını “hayır” olarak açıkladı.

SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Kutuplaşmaya neden olacağı” gerekçesiyle kampanya çalışması yürütmeyeceğini açıklaması da ilginç. Diğer partiler kampanya yürütürken kutuplaşma olmayacak mı? AKP, her ne kadar “millî görüş gömleğini çıkartsa” da şu anda AKP’nin üst organları ağırlıklı olarak bu düşünceden geliyor. Bu tabanı en iyi tanıyan da SP… Kutuplaşmaya engel olabilecek bir kampanya yürütseler daha iyi olmaz mıydı?

Gerçi, Karamollaoğlu, “Bizim tabanımızda ‘acaba şöyle yapsak daha mı doğru olur’ diyenler mutlaka bulunacak. Biz onlarla da oturup konuşacağız. Daha zamanımız var, değerlendireceğiz” diye ilâve etmiş. Bakalım nasıl bir karar çıkacak?

Cumhurbaşkanının mesaisi…

Meclis’te kabul edilen anayasa değişiklik teklifinde cumhurbaşkanının parti genel başkanı olma imkânı da var.

Bir okuyucumuz, “Böyle bir durumda cumhurbaşkanı mesaisini nasıl ayarlayacak? Sabah Cumhurbaşkanlığı, öğleden sonra partisi, akşama doğru da grup başkanı da olacağı için Meclis’e mi gidecek? Ya da partisini cumhurbaşkanlığına mı taşıyacak?” diye sordu.

Biz bu soruya cevap veremedik. Bu okuyucumuza cevap verebilecek olan var mı?

"'OHAL'de seçime gidildi' dedirtmeyiz"

19 Ocak’ta son bulan OHAL 3 ay daha uzatıldı. 19 Nisan’a kadar OHAL devam edecek. Bu da demek oluyor ki, OHAL şartlarında bir referanduma gidiyoruz. (En azından şu anda görülen bu.)

Başbakan Binali Yıldırım’ın “Referandum olması halinde, elbette kimseye, ‘OHAL altında seçime gidildi... OHAL şartlarında referandum yapıldı’ gibi bir söz söyleme fırsatı vermeyiz. Bu sebeple referandum öncesi OHAL kaldırılır diye düşünüyorum” dediğini bir kez hatırladık…

Yıldırım şimdi ne diyor acaba? Referanduma giderken OHAL kaldırılır mı? Yoksa, “OHAL şartlarında referandum yapıldı” denilmesine fırsat vermiş olunmayacak mı?

Hani adı "Başkanlık" değildi?

Sosyal medyada paylaşılan bir diğer paylaşım da, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ın “başkanlık”la ilgili sözleri…

Bunu paylaşanlara sormak lâzım. Şu andaki sistem başkanlık sistemi mi, yoksa “Partili cumhurbaşkanlığı sistemi” mi? Bir de üç eski siyasetçi vefat ettikleri için bunu sormak mümkün değil, ama bu üç ismin kastettikleri “başkanlık sistemi” böyle bir sistem miydi?

"Yanlış ama evetçiler"!

Demokrat Parti de kararını “hayır” olarak açıklayan partilerden. Genel Başkan Gültekin Uysal’ın ilginç bir tesbiti var. “2010 referandumunda ‘yetmez, ama evet’çiler vardı bugün de görüyoruz ki iktidar kanadında ve onun dışındaki özellikle MHP içerisinde ‘yanlış, ama evet’çiler olduğunu büyük bir üzüntüyle görüyoruz. Bu manada milletimizin önüne hangi seçim beyannamelerini koyarak yetki almışlarsa onlara uygun davranmalarını bekliyoruz…”

“Yanlış” olduğunu bile bile “evet” demek de bu döneme has bir durum olacak anlaşılan…