Bombalarla ölmeyen çocuklar maalesef açlıktan ölüyor. Havadan yardımlarla açlığın bitmeyeceğini bilebile paraşütle insanların üzerine yiyecek atılıyor. Parçalanan yiyecekler yerlere saçılırken, çocuklar kumların arasında pirinç taneleri bulmaya çalışıyor.  

Filistin’de büyük bir acı yaşanırken dünya halkları protestolarına devam ediyor ama -bir kaçı hariç- yöneticiler olaya sağır ve dilsin kalmayı sürdürüyor. 8 milyonluk İsrail 8 milyarlık dünyaya kafa tutuyor. Dünya ise maalesef seyrediyor.

Türkiye’de de durum pek farklı değil. Kınamalar bile kesildi. Ama kesilmeyen bir şey var ki, ticaret... Her gün gemilerin birisi gidiyor, birisi geliyor. İsrail’e yiyecekten tutunda çelik ve inşaat malzemesine kadar birçok ürün götürülüyor. Hatta dikenli tel gönderildiği de yeni ortaya çıktı. Cumhur İttifakı eski ortağı YDP’nin Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın, “İsrail’in Müslümanlar giremesin diye Mescid-i Aksa’nın etrafını çevirdiği dikenli telleri Türkiye’den, İsrail’e biz gönderiyoruz. Bunu demeye biz utanıyoruz” demesi birilerini utandırır mı bilemiyoruz ama bu kadar tepkiye rağmen kimsenin bu ticareti bitirmemesi de kahredici ve Filistin davasındaki samimiyetlerini gösteriyor!

Erdoğan dâhil bakanların konuştukları meydanlara girebilen vatandaşlar, “İsrail’le ticaret Filistin’e ihanet” pankartları açıyor, sloganlar atıyor. Bu pankartları açanlar ve slogan atanlar gözaltına alınıyor ama yardımlar kesilmeden devam ediyor.

***

ACI OLAN DURUM?

Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya hesabından, Filistin halkının hak ve adalet mücadelesine ömürleri adadıklarını söylerken, “one minute”yi hatırlattı. Bundan sonra bu duruşlarını da devam ettireceklerini söylerken, geri adım atmayacaklarını ifade etti.

Uzun sayılabilecek bu paylaşıma dört kelime ile cevap veren SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun mesajı netti. “Tweet atma, ticareti kes.”

Türkiye’nin Gazzelilerin daha fazla ölmemesi için ilk yapması gereken ticareti kesmesidir, fakat bunu yapmıyor. Bu ticareti kim yapıyor ayrıca onun da açıklanması lazım. İsrail’le en fazla ticaret yapan ülkelerin başında Müslüman ülkelerin geldiğinin söylenmesi ne kadar acı bir durum. 

Filistinli gazeteci Muin Naim, “İsrail’in iki ana tedarikçisi var; Türkiye ve Ürdün… Ben bir Filistinli olarak Türkiye’nin asker göndermesini istemiyorum. İsrail’e siyasî ekonomik baskı yapmasını istiyorum” demesini not edelim…

Seçim meydanlarında vatandaşların, “İsrail’le ticaret Filistin’e ihanet” pankartları ile muhalefetin “İsrail’le ticareti bitir” çağrıları iktidar kanadında pek duyulmazken, MHP’li bir vekilin sözleri aslında acziyetin de ifadesi oldu. Vekilin, “Gücümüz olsa İsrail’e müdahale ederiz” demesi 85 milyon nüfusa sahip Türkiye’nin 8 milyonluk İsrail karşısında düştüğü durumu da ortaya koyuyor. 

Aslında kimse gidin savaşın da demiyor. “Başta ticareti kesin, onların elini kolunu bağlayın. Silah yapamasınlar, tıpkı Gazzeliler gibi açlığı ve korkuyu görsünler” diyor.

Vekilin, “Maalesef elimizden çok fazla kınamaktan öte bir şey gelmiyor. Ama Cumhurbaşkanımızın söylediği güzel sözler var” sözlerine ise diyecek bir şey yok!!!

***

BAŞINI EĞEN VAR MI?

Birleşmiş Milletler Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths’in, “Uluslararası toplum bunu durduramadığı için utanç içinde başını eğmelidir” ifadesini duyanlar utanıyorlar mıdır, tabii utanma duyguları kalmış ise…  En başta da Müslüman ülkelerin yöneticileri...