"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye’nin AB hedefi

Mehmet KARA
03 Eylül 2016, Cumartesi
15 Temmuz’daki kanlı darbe teşebbüsünün ardından “demokrasi ve hürriyetler”in beşiği sayılan Avrupa Birliği ve üye ülkelerden bu yönde açıklama gelmemesine tepkiler geldi, geliyor.

AB Bakanı Ömer Çelik, daha iki gün önce, “Avrupalı muhataplarımızdan hâlâ telefon açıp bir geçmiş olsun demeyenler var” diye serzenişte bulunması da bunu gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan müttefikimiz Batılı ülkelere sert tepki gösterirken, Başbakan Yıldırım, Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz’u kabulünde, “Bazı dost bildiklerimiz maalesef tepkilerini göstermekte gerekli cesareti bulamadılar” diye tepkisini dile getirdi.

Türkiye’nin uçak düşürme krizinden sonra kopan Rusya ile ilişkilerini düzeltme yoluna gitmesi, peşinden ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Ankara ziyareti ve Türkiye’nin Suriye içerisindeki Cerablus bölgesine düzenlediği askerî harekâtın ardından Türkiye-AB ilişkilerinin tartışılmaya başlandığı bir ortamda AB yetkililerinin Türkiye’ye ziyaretlerinin artması ise dikkat çekiyor. 

Bu ziyaretlerin “Türkiye’nin, AB hedefinden vazgeçip Şanghay İşbirliği Örgütü’ne yönelmesi gerektiği” tarzında görüşlerin seslendirilmeye başlandığı günlere denk gelmesi de önemli. 

Darbe teşebbüsü sonrasında gösterilen bu tepkilerin Türkiye’nin, AB konusunda bir “eksen kayması”na yol açmaması gerekiyor.

Türkiye’nin AB hedefi, o tarihten bu yana yaşanan darbeler ve ara dönemlere rağmen 1959’dan beri devam ediyor...

Şunu not etmek gerekiyor.

Avrupa Birliği’ni sadece bir ekonomik birlik değildir. Böyle görülmesi hatalı ve sakat bir bakış açısı olur. AB’ye bir medeniyet, insan hakları, din, vicdan hürriyeti ve demokrasi projesi olarak bakmak gerekir. Kopenhag Kriterleri’ne bakıldığında, istikrarlı demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, çok partili demokratik sistemin yer aldığı görülür.

Şanghay İşbirliği Örgütü ise, Çin ve Rusya’nın öncülüğünde Şanghay’da toplanan beş ülkenin Sınır Bölgeleri’nde Askerî Güvenin Derinleştirilmesi Anlaşmasını imzalamasıyla Şanghay Beşlisi (Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan) olarak kurulmuştu. Sonradan Özbekistan örgüte katılması ile 6 ülkeden oluşan bir örgüt haline geldi. Örgütün amacına baktığımızda, sınır güvenliği, askerî güveni sağlamak, ABD ve Batı’ya karşı alternatif ve etkili blok oluşturmak olarak özetlenebilir. 

Bu örgüte üye ülkelere bakıldığında yönetimlerinin baskıcı ve hürriyetleri kısıtlayıcı oldukları da görülebilir.

* *  * 

Bu minvalde, AB Bakanı Çelik’in Bakan Çelik, “Rusya ile ilişkiler Avrupa’nın alternatifi değil” demesi önemlidir.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders’in ziyaretinde AB’ye çağrı yapmasını da bu minvalde değerlendirmek lâzım. Koenders’in, “Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda AB olarak ne yapabiliriz” sorusuna Kılıçdaroğlu’un, “Yargı ve Temel Haklar başlıklı 23. Fasıl ile Özgürlük ve Güvenlik başlıklı 24. Faslın bir an önce müzakereye açılması gerekiyor. Bu fasılların bir an önce açılması, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin kopmadığını da ortaya koyması açısından bizim için önemli. Hem AB hem de Türkiye açısından bu süreçte bir normalleşme de sağlayacağı ortada” diye cevap vermesinin AB tarafından dikkate alınması gerekiyor. (Milliyet, 1.9.2016)

* *  * 

AB meselesi, günlük siyasî tartışmalarla, AB içindeki bazı yöneticilerin sözleriyle ya da darbe girişimdeki yavaş ya da ilk anda tepki göstermelerine bakıp değerlendirilecek bir proje olmamalıdır. 

Türkiye bu projeyi günlük siyasî polemiklere kurban etmemelidir. AB’ye “girmeyiz” resti çekmenin kimseye bir faydası yoktur.

Türkiye, AB hedefi ve perspektifinden vazgeçmemelidir. Böyle olursa, Türkiye içine kapanır. Şu aşamada AB’nin bazı yöneticilerinin sözlerine bakıp hareket etmek yanlış olur. Bu basiretsiz yöneticilerin yüzünden AB’nin bazı değerleri zarar görmektedir. Yapılacak iş AB hedefine doğru gidip, Birliği fasılların açılmasına zorlamak olmalıdır. 

AB ile müzakere tarihi alındığı günlerde, “Türkiye’ye müzakere tarihi verildikten sonra İslâm ile demokrasinin bir arada nasıl olduğunun en güzel örneği görülmüş olacaktır” deniliyordu. Bu duruşa devam edilmelidir.

Bir de şunu unutmamak gerekir ki, Türkiye’deki demokrasi, insan hakları, din ve vicdan hürriyeti Şanghay İşbirliği Örgütü ile değil, AB proje ile gelişir. Darbeleri üreten anlayıştan da ancak demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile kurturulur.

Okunma Sayısı: 1997
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı