AKP’nin İzmir’den 8 milletvekilliği çıkarttığını hatırlatırken, “8 vekil, 8 müjde. Daha çok vekil olsaydı daha fazla müjde olurdu” demesi şaşkınlıkla karşılandı.

Eğer bir ülkenin bakanı hizmeti o ilden aldıkları oy oranına göre götürecekse vay halimize. 

Eroğlu muhalefetten gelen tepkilere de bir anlam verememiş (!) ve sözlerini de şöyle savunmuş: “8 tane müjde vermeyi öngördük. Bunun sebebi de her bir Ak Parti milletvekili birer müjde açıklasın diyedir. Hayret ediyorum, buna teşekkür edeceklerine bazı muhalefet eleştiriyor” demiş…

Bakan Bey kendisini savunurken daha fazla pot kırmış. O mantığa göre her milletvekiline 3 müjde açıklattırın, toplam 24 müjde olsun. Olamaz mıydı?

MHP’den CHP’ye “ilginç” benzetme!

Koalisyon hükümeti kurma görüşmeleri sürerken muhalefet partilerinin birbiriyle ilgili söyledikleri sözler de dikkat çekiyor.

Meclis başkanlığı seçiminde yüzde 41 oy alan AKP’nin adayının seçilmesine oylamada boş oy kullanarak “destek” olan MHP, koalisyona kapılarını kapatmış gözüküyor. 

CHP’li Fikri Sağlar’ın bir köşe yazısında MHP’yi eleştiren satırlarına MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın cevap verdi. Cevabında, CHP’nin yeni kurulacak hükûmetin başı veya hiç olmazsa bir parçası olmak için daha ilk günden “görücüye çıkan genç kız” gibi davranmaya başladığını, bu konudaki istekliliğin kamuoyunda şaşkınlığa yol açtığını belirtmesi ve bu şekilde bir benzetme de bulunması tuhaf karşılandı. Bu sözlere CHP’den tepki gelmemesi de ilginçti.

Oysa Bahçeli, Davutoğlu ile görüşmede, CHP ve HDP’nin kapısını çalmasını istemişti. MHP’liler ise “Devlet Beyin bir bildiği vardır” demeyi sürdürüyor.

AKP’ye seçimi kaybettiren...

Seçimin üzerinden bir buçuk aydan fazla geçmişken parti içinden az da olsa “özeleştiri” yapılmaya devam ediyor. Ancak eleştirilerin üç dönem kuralı dolayısıyla milletvekili seçilemeyenlerden gelmesi de dikkat çekiciyor.

AKP Genel Başkan yardımcısı M. Ali Şahin’in “Bize seçmen dedi ki, ‘Sizin arabanın çekişinde düşme var. Şöyle buji, platin ayarını filan bir yaptırın. Araba sağa sola da çekiyor. Bir egzozu da tamir ettirin” diyerek özeleştiri yapmıştı.

Son olarak da, AKP’nin her dönem ağır toplarından olan, şu anda da Genel Başkan Başdanışmanlığı görevini yürüten Hüseyin Çelik, AKP’nin oy kaybında 7 Haziran seçimlerinde miting meydanlarına inen Erdoğan’ın da etkisi olduğunu söylemiş.

Hürriyet gazetesine çarpıcı açıklamalar yapan Çelik, CHP ile koalisyon hakkında ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduğunu söylemiş. Üç dönem kuralının kendisi açısından yanlış olduğunu söylerken de şu ilginç değerlendirmeyi yapmış “İsmet Paşa mecliste 50 yıl kaldı. Churchill 52 yıl kaldı. Bu bir tecrübe birikimidir, kurumsal hafızadır…” (20 Temmuz 2015)

Bir erken seçim olursa Çelik’in “oy kaybına” yol açtı dediği Erdoğan yine meydanlara çıkar mı? Üç dönemlikler bu sefer aday yapılır mı? Bunları da göreceğiz…

Nokta

Terör olayları tekrar artmışken, şehit cenazeleri yürekleri yakarken bazı HDP’lilerin açıklamaları ise tepki çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın bir sözü de dikkat çekiciydi ve çözüm sürecinin geldiği noktayı özetliyordu. Aydoğan, son 2 yıl içerisinde PKK’ya katılımın 10 bini geçtiğini söylerken, bu durumun kendilerinin dışında geliştiğini, devletin ilgili kurumlarının da bunu bildiğini söylemiş. Ve yapılması gerekenin çözüm sürecinin sonuç alacak şekilde devam ettirilmesi gerektiğini ifade etmiş.

Peki çözüm süreci devam ederse, PKK’ya katılımlar daha da artacak mı? Çözüm sürecinde PKK’ya katılımlar azalıyor mu? PKK’ya katılanlar çözüm süreci devam etmezse savaşa devam mı edecekler? Birileri bunları açıklasa da öğrensek…