Dünyada mübarek günlerde bayramı bir nebze olsun tadıyoruz. “Allahu ekber, Allahu ekber!” şeklinde yüksek sesle getirilen tekbirler  bu coşkunun paylaşılmasıdır. Bu özel  zamanlarda, Yaratıcı ile bir bağ kurularak bayram yaşanır. Namazdan, bu güzel randevudan sonra insanlar arası bayram başlar. Önce aile, sonra akrabalar ve daha sonra bütün Müslümanlar birbiriyle bayramlaşır. İbadetsiz bayram olmaz. Peygamber Efendimiz (asm) “Bu günümüzde yapacağımız ilk şey, namaz kılmaktır”1 diyerek bayramların Allah’a yakınlık ve kulluk zamanları olduğunu vurgulamıştır. Bu yüzden bayrama namazla başlarız. Sevincin en yüksek doruğa ulaştığı bayram günlerinde ölüm ve ölüler de unutulmaz. Diğer âlemde yaşayan akrabaları da ziyaret ederek bir nevi bayramlaşırız. Demek bayram sadece bu dünyadan ibaret değil. Dünyası bayram olanın, ahireti de bayram oluyor. Dünyada Allah’ı bulana ahiret gülüyor. Burada maddî anlamda bayramı yaşayamayanlar da var elbette. İşte mazlûmun imdadına yine Allah, adaletiyle yetişiyor. Dünyada bayramı yaşatmayanları cezalandırdığı gibi, hak edenleri de en güzel bayramlara kavuşturuyor. 

O zaman anlıyoruz ki, Cennette herkes hissesine göre hakikî bayrama kavuşacak. Ama buna dünyada yaptıklarımızla ulaşacağız. Dünyada Allah’a ne kadar yaklaşırsak, ahirette de o kadar yakın olacağız. Fani aciz kullar için değil, Allah’ın rızası için çalışanlar kazanacak. Burada menfaati peşinde koşanlar için orası hüsran olacak. Hakikî bayrama ulaşmak için Allah’a sığınmak gerekir. Bu yüzden bayramlarda duâya sarılırız. Bediüzzaman, “Bayramlarda gaflet istilâ edip, gayr-ı meşrû daireye sapmamak için, rivayetlerde zikrullaha ve şükre çok azîm tergibat vardır. Tâ ki; bayramlarda o sevinç ve sürur nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idame ve ziyadeleştirsin. Çünkü şükür, nimeti ziyadeleştirir, gafleti kaçırır”2 diyerek bayramın hakkını vermemiz gerektiğini söyler.

Bayramlar içinde en mühim ve asıl olanı,  ebedî bayramdır. Hamd sancağının gölgesinde yaşanacak olan bayramdır. Cennette, huzur-u Rahman’da tam manasıyla bayramı tadacağız inşaallah. Sonsuz nimetler içerisinde hiç bitmeyecek olan bayram, ebedî âlemlerde yaşanır. Hem ebedî bayramın idrak ve şuuru, şu anki bayramlarımızı da daha bereketli ve feyizli hâle getirir. Behlül Dânâ Hz.’nin dediği gibi, “Gerçek bayram yeni elbise giyene değil, Allâh’ın azâbından emin olanadır.” Bu bilinçle yaşayanlar Cennet bayramına kavuşacaklardır. Evet Cennette bayramdır. Cenâb-ı Hak, kullarını ebedî Cennet bayramına kavuşturmayı arzu etmekte. Fakat bu ebedî bayram mükâfatı için, kullarının fânî ömür sermayelerini, Allah’ın rızasına uygun sarf etmelerini istemektedir. 

Velhâsıl asıl bayram, Hakk’ın bizden râzı olmasıdır. Son nefesimize kadar Allah’ın rızasına çalışırsak, hakikî bayramlara ulaşacağız inşaallah.

Dipnotlar:

1- Buhârî, Iydeyn 3; Müslim, Edâhî 7.

2- Lem’alar – 275.