Cennette olumsuzluklar olmadığı için, ırkçılık yoktur.
“Sûra üflendiği zaman, aralarındaki bütün bağlar ortadan kalkar. O gün artık ne aralarındaki akraba tutkunluğu bir fayda verir, ne de kişi bir başkasının halini sormayı hatırından geçirir.” (Mü’minun, 23/101) mealindeki âyette de anlaşıldığı üzere önemli olan Allah ile olan bağdır. Diğer bütün bağlar ortadan kalkar.
“Şeytana uymaktan korunan müttakiler ise Cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. ‘Esenlikle, emin olarak girin oraya! (denir onlara)’. Onların kalplerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar.” (Hicr, 15/45-47) mealindeki âyetlerde ise, Cennete giren insanlar arasında olumsuz hiçbir düşüncenin olmayacağına, hepsinin kardeş olacaklarına vurgu yapılmıştır. Diğer taraftan, insanlar hangi ırka mensup olurlarsa olsunlar, diğer âlemde ırklarından değil, amellerinden sorumlu olurlar. Irkçılık yerine, “Mü’min olanlar Cennete, kâfir olanlar Cehenneme.” ölçüsü vardır. Mü’min veya kâfir olmak ise, tek ırka mahsus değildir; hemen her ırktan hem mü’min, hem de kâfir çıkabilmektedir. Peygamber Efendimiz (asm) şöyle der: “Allah kıyamet günü sizin soyunuzdan, sopunuzdan sormayacaktır.
Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız kötülüklerden en çok sakınanınızdır.” (Müslim, Birr, 33) Ahirette, ırkçılığın olmadığını, üstünlüğün ise dünyada olduğu gibi ancak amellerle hesaplanacağını anlıyoruz. Çünkü Cennet, renk ırk ayrımı yapmadan hakikî kardeşlerin buluşacağı menzildir. Vasıl olmak duâsıyla..