Şeffaflık sırdır. Hayatımızda nimet olarak gönderilen bütün güzellikler bu sırrı barındırıyor.
Evimizin pencereleri, etrafımızdaki hava, içtiğimiz su. Tabi bu sır, sadece renksiz gibi görünen eşyalar da değildir. Dünya hayatında iç içe olduğumuz eşyaların iki yüzü vardır. Yani mülk ve melekût dairesinde iki özellikleri vardır. Mülk eşyanın suretini gösterirken, melekût ise gerçek mahiyetini gösterir.
Mülk dairesinde katı olan, melekût dairesinde lâtiftir. Mülk dairesinde “kendi” özelliklerini gösterirken, melekût dairesinde “O’nun” yani Hâlık’ın, Yaratıcı’nın özelliklerini gösterirler; mülk dairesinde renkli, melekût dairesinde şeffaftırlar. Melekûttan mülke doğru kudretin varlıklara irtibatı bir kanun şeklinde olduğu için her yerde, her fertte geçerlidir. Yani şeffafiyet, varlığın her şeklinde gözlenen bir kanundur. Kendi özellikleri olmadığı için Yaratıcı’nın isimlerini alarak mükemmelleşir.
Evlerimizin pencerelerinin temizliği ölçüsünde dış âlemi aynen yansıtması gibi, şeffafiyet sırrına mazhar olan varlıklar girdikleri her yerin özelliklerine uyum sağlar ve bütün isimlerin tecellisine ayine olabilirler. “Hiç” olma eğilimleri onları “Hep”, “Her şey” haline dönüştürür.
Bu zerrelerde de, atom ve onun içinde var olduğu düşünülen varlıklarda da gözlenir. Her bir varlıkta, onun özellikleri ile uyumlu tavra girmekle, oradaki esmaya mazhar olup, cüz’î ve küllî her şeyin Kudret’e nispeten bir olduğu hükme bir imza olurlar.
Dünya’da varlıklar kendi özellikleri ile esmaya ayine olurken, zahiri görüntüleri perde olabiliyor. Hava, su, zerreler gibi varlıklar mülk içinde melekûtu bir nebze yaşatırlar. Görmek için iç yüzlerine, hikmetlerine bakmak gerekir. Dünya’da şeffafiyet sırrına erenler, Cennette şeffaflığa tam manasıyla yansıtacaklardır.
Nitekim Cennette vücutların şeffaflığı, güzellik ile alâkadardır. Yani “Huriler yetmiş hulle giydikleri halde, birbirlerini örtüp gizlemezler, öyle ki bacaklarındaki ilikleri görünür” 1 hadis-i şerifinde bahsedilen şeffaflık açıklık değil, oradaki her şeyin en güzel surette olacağına işaret eder. Öyle bir güzellik ki, hiçbir elbise gizleyemeyecek. Evet şeffafiyet sırrına eren insanlar da, bu güzelliklere kavuşabileceklerdir. Bediüzzaman’a göre, hurilerin kat kat elbise giydikleri halde ciltlerinin görülmesinin hikmeti, Dünya’da iken Allah’a lâyıkıyla kulluk eden, haramdan çekinen ve emanete lâyıkıyla mukabele eden kulların mükâfatıdır. Nitekim, helâl dairede muhafaza olanlar, hurilerden bile üstün tutulacaktır. Peygamber Efendimiz (asm), “Cennet ehlinden olan Âdemoğlunun kadınları, hurilerden yetmiş bin derece üstündür” buyurarak bu müjdeyi bizlere vermiştir.
İnsanlar da şeffafiyet sırrına mazhar olduklarında bu güzelliklere kavuşacaktır. Bir buz parçası gibi olan benlikleri erittiğimizde hava, su gibi şeffaflaşmış olacağız. Benliklerimizden sıyrıldığımızda, biz olduğumuzda O’nu bulacağız. Dünya hayatında Allah için verdiklerimiz, bizi bu şeffaflığa ulaştıracaktır inşaallah.
Dipnot:
1) Buharî, Bed’u’l-halk,8; Müslim, Cennet, 14; Tirmizî, Kıyame, 60.