Cennette bildiğimiz nimetlerin yanı sıra, hiç görmediğimiz, hayal dahi etmediğimiz nimetlerin olacağı hadislerle sabittir.
Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur: “Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: “Salih kullarım için Ben, Cennet’te hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insan gönlünün hatırlamadığı bir takım nimetler hazırladım.”1
Evet, dünya nimetleri Cennet nimetlerinin bir numunesidir. “Cennet nimetleriyle, dünyadakiler arasında yalnız isim benzerliği vardır.” 2 Bu bundan önce yediğimiz cinstendir, deriz. İsmen bir benzerlik olsa da, şükreder ve kanaat edersek, tadıyla, kokusuyla, görüntüsüyle nimetlerin asıllarına ulaşacağız inşallah. Fakat, hiçbir güzellik aslının yerini tutamaz. Dünyadaki nimetler ancak imtihan vasıtasıyla, iştiyak uyandırmak için verilmiştir. Nimeti göndereni düşündüğümüzde, nimet son bulsa da “Ağacı bâki ise, meyve gitse de yerine gelen var” diyerek azap çekmiyoruz. Elhamdülillah diyerek, belki daha güzel bir yerde, daha güzel bir surette asıllarına talip oluyoruz. En nihayetinde huzur-u Rahmana kavuşacağız. “Cennetlikler Cennet’e girdiği zaman Allah (cc) şöyle buyuracak: “Size daha da vermemi istediğiniz bir şey var mı?” Cennetlikler de şöyle derler: “Yüzlerimizi ak çıkarmadın mı, bizi Cennet’e koymadın mı, bizi Cehennem’den kurtarmadın mı? (o yeter).” Rasûlullah (asm) sözlerine devam buyurarak: “Cenâb-ı Hak perdeyi kaldırır, Cennetliklere artık Rablerine bakmaktan daha sevimli gelecek hiçbir şey verilmiş olmaz.”3
Velhâsıl, “Cennette hiç kimsenin görmediği, işitmediği ve hayal bile edemediği nimetler vardır.” [Müslim] Bu nimetlere ulaşmak dünyadan geçiyor. Dünyada numune olarak gönderilen nimetlere lâyıkıyla muamele ettiğimizde asıllarına ulaşacağız inşallah.
Dipnotlar:
1) et-Tâc, el-Câmiu li’l-Usül, fî ahâdisi’r-Rasul, V, 402.
2) Beyheki.
3) Müslim, et-Tâc, V, 423.