Risale-i Nur’da dünyayı tanımlayan ifadelere baktığımızda dünyanın manası şöyledir; muvakkat bir ticaretgâh, dolar boşalır bir misafirhane, alış veriş için yol üstünde kurulmuş bir pazar, bir sergi yeri, teşhirgâh, seyrangâh, Nakkâş-ı Ezelî’nin hikmetle yazar bozar bir defteri, bir yaldızlı mektubu, bir manzum kasîdesi, herşeyi san’atla yaratan Allah’ın isimlerini gösteren aynaları, ziyafetgâh, ahiretin fidanlık bahçesi, ahiretin tarlası vs..
Pazar ya da ticaretgâh olması; insanın bu dünyaya çok önemli bir kazanç sağlamak için gönderildiğini ifade ediyor. Herkes belli bir ömür sermayesi ile bu pazardan geçiyor. Her gün yirmi dört altını nelere sarfediyor? Pazardaki süresini iyi değerlendirip kârlı bir ticaret yapabiliyor mu?
Teşhirgâh, sergi ve seyir yeri olması; gördüğü malların veya manzaraların kimin mührünü taşıdığını, kimin san’atı olduğunu, kimin yaptığını görebiliyor mu? Kıymetini anlayabiliyor mu?
Baktığı her şeyde, O’nun isim ve sıfatlarını okuyabiliyor mu? Kendisi için yazılmış o yaldızlı, süslü mektuplar misali nimetlerini O’nun gönderdiğini bilebiliyor mu? Bir ziyafet yeri gibi olan bu misafirhanede, O’nun namıyla alıp, O’nun namıyla hareket edip, O’nu zikredebiliyor mu? Şükredebiliyor mu?
Ahiretin fidanlığı ve tarlası olması yönüyle de insan, dünya denen bu tarlada veya bahçede ekip biçen bir çalışandır. Buradaki çalışmasına göre ahirette mahsulünü, meyvesini, ücretini alacaktır.
Bunları düşündüğümüzde dünya, ahiretimiz için çok kıymetlidir. Zira ahiret burada kazanılıyor.
Dünyaya nasıl bakıp nasıl seveceğimizi ise Bediüzzaman Said Nursî, özetle şu mânalarda ifade ediyor:
Dünyanın üç yüzü vardır. Birinci yüzü, Cenâb-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarına bakar. Her varlık O’ndan bir mektuptur, O’nun mührünü taşır, O’nun esmasının eşyalardaki parıltılarıdır. Bu yönüyle güzeldir, sevilmeye lâyıktır.
İkinci yüzü ahirete bakar. Ahiretin tarlasıdır. Bu yönüyle de sevilmeye lâyıktır.
Üçüncü yüzü ise, günahlara, haramlara daldıran, Allah’ı unutturan fena ve pis yüzüdür. Bu yüzüyle dünya faydasız, zararlıdır.
Biz, dünyanın manasını ve ebedî hayat için önemini iyi kavradığımız zaman, bu üçüncü yüzüne dönüp de bakmayız zaten. İlk iki yüzüne bakmak bize kâfi gelir.