Renkleri, sesleri, kokuları, tatları bilmiyorduk. Bize sorsalar, anne karnını en rahat, en güzel yer bilip gitmek istemezdik dünyaya. Fakat gelir gelmez, bizim için hazırlanmış her şeyi yanı başımızda bulduk. Sıcacık taze ve şifalı rızık olan anne sütü, şefkatli kucaklar, tebessümle bakan bakışlar, vücudumuzu donatan mükemmel cihazlar olan, göz, kulak, burun, el, ayak, kol, bacak gibi organlar… Ve sayısız nimetler. Hepsi, arzın halifesi olan bu küçücük insan’ın ayaklarına serilmişti adeta.

Öyle çabuk alışmıştık ki dünyaya, şimdi de dünyayı en güzel yer bilip, kabre gitmeye nazlanıyoruz. Oysa, her gelen gidiyor. Kimse burada daimi kalmıyor. Dünya bir han, insan bir yolcudur.

Bediüzzaman Hazretleri bu yolculuğu şöyle anlatıyor:

“O nefy ve yolculuk ise, âlem-i ervahtan, rahm-ı maderden, sabavetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, sırattan geçer bir uzun sefer-i imtihandır.”1

Bu yolculuk ruhlar âleminde başlamış. Ruhlar âleminden sonra anne rahmindeki bedene yerleşen ruh, anne rahminden de, dünyaya geliyor. Dünyadaki vazifemiz çok önemli. Buradaki çalışmalarımızın ücretini ahirette alacağız. Diğer bir deyişle, dünya bir imtihan yeri. Burada imtihanı başarı ile verenler, gideceği diğer âlemlerde, yani kabirde, berzahta, haşirde, sıratta rahat edecekler. Sonunda da cennet gibi ebedî saadet yurduna kavuşacaklar.

Bunun için, ömür dakikalarımız çok önemli. Hepimiz bu dakikaların toplamı olan bir ömür sermayesi ile ahiret ticareti için dünya pazarına gönderilmişiz. Gerçek şu ki, akıllı ve uyanık bir tüccar gibi olmak zorundayız. Aksi takdirde kaybettiğimiz sermayenin telafisi olmayacak. Bizi bu dünya pazarında durdurmayacaklar. Her şekilde, vakti geldiğinde buradan çıkacağız. Öyle ise şu ikâza çok ihtiyacımız var:” Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyleyse, aziz olarak çıkmaya çalış. Vücudunu Mûcidine feda et. Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın.”2

“Ahiret Sokakları” köşemizde amacımız; başta nefsimiz olmak üzere okuyan herkesin dikkatini bu noktaya çekebilmek. Burada bir yolcu, bir misafir olduğumuzun şuurunda olarak yaşamak ve ömür sermayemizi ona göre sarfetmek zorunda olduğumuzu hatırlatabilmektir. Bediüzzaman Hazretleri: “Kur’an, ahiret âlemlerinin mukaddes haritasıdır”3 diyor. Biz de; Kur’an-ı Kerim, hadisler ve çağımızın orijinal tefsiri Risale-i Nur ışığında, sizlerle beraber, ebed yolculuğumuzda uğrayacağımız menzillerin sokaklarında dolaşmak istiyoruz. Dikkatleri, inandığımız “ahiret” e çekmek, bu noktada daima uyanık olmaya davet etmek istiyoruz. Zira dünya ve ahiret saadetimiz buna bağlıdır.

Kaynakça:

1- Sözler, s.35

2-Mesnevî Nuriye, Habbe, s.101

3-Sözler, s.589