"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Kabir var, kimse inkâr edemez”

Mehtap Yıldırım Yükselten
05 Nisan 2018, Perşembe 00:23
Risale-i Nur Külliyatı’nda bir çok yerde ölümden bahsedilmiş, ahiretin varlığı kesin olarak ispat edilmiştir.

Ahiret hayatının ilk durağı berzah âlemi dediğimiz kabir hayatıdır. Bediüzzaman Hazretleri On Üçüncü Söz’ün ikinci Makam’ında, cazibedâr hevesâttan kurtulmak ve âhirete hazırlanmak isteyen bir kısım gençlere kabir hayatını anlatıyor: “Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok.” 1

Burada kabir hayatı üç temel çerçevede ele alınmaktadır:

1- Kabir, ehl-i iman için dünyadan daha güzel bir yer, bir Cennet kapısı hükmündedir.

2- Kabir, âhireti tasdik ettiği halde sefâhette ve dalâlette gidenlere bir haps-i ebedî ve yalnız başına bir hapis kapısı hükmündedir. Öyle itikat ettiği ve inandığı gibi yaşamadığı için öyle muamele görecek.

3- Kabir, âhirete inanmayan inkâr ve dalâlet ehli için hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idam edecek bir darağacı hükmündedir. Öyle bildiği için cezası olarak aynını görecek.

Bu üç maddeden çıkarabileceğimiz en önemli sonuç:

Biz dünyada yaşarken kabir için ne düşünüyorsak, nasıl inanıyorsak, öldükten sonra da o şekilde tecelli edecektir. Yani;

 1- Dünyadayken ahirete inanan, kulluk vazifelerini yerine getirenler için kabir bir istirahat, Cennetten bir bahçe hükmünde olacaktır.

 2- Ahirete inandığı hâlde, sefahat ve dalâlette gidenler inandıkları gibi yaşamadıkları için, kabir onlara yalnız başına, karanlık bir hapis yeri gibi olacaktır.

  3- Ahirete inanmayan, hâşâ Allah’ı inkâr edenler için ise, öyle inandıkları için ebedî bir yokluk kapısı olacaktır.

 “Onlar dinlerini hafife aldılar ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Bugünleriyle karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi reddettikleri için bugün biz de onları unuturuz.” 2 Âyeti buna örnektir.

  Ölüm vakti anlamına gelen “ecel” ise gizli tutulmuştur. Genç, yaşlı, hasta, sağlıklı fark etmeksizin her an başımıza gelebilir. Öyle ise her insanın en önemli vazifesi, “karanlık, dipsiz kuyu, tek başına bir hapis, kendini ve sevdiklerini asan bir darağacı” olarak görülen kabir kapısını lehine çevirmek olmalıdır.

Dipnotlar:

1. Sözler s. 232.

2. Araf 51. âyet.

 

Okunma Sayısı: 3076
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mahmut

    5.4.2018 03:43:29

    Yargıdaki hem, adamına göre muamele hem de, bu yargının onlarca yıl sürmesi nedeniyle hakkını alamamaktan mütevellit, ocağı yıkılan mazlum vatandaşların sorununun çözülmesi için kılını kıpırdatmayanlar, Adaletsizlik, Vatandaşları kayırma, Adamına göre yapılan muameleler,Yalakalık, Rant peşinde girişilen yolda atılan her türlü yalan ve yapılan Enva-i çeşit cambazlık, vatandaştan alınan ve ismine "Emanet" denilen halk temsilciliğine edilen Hiyanet, bir yandan Tevhid dininden görünülürken öbür yanda, gönüllü olarak şeytanın avaneliğine soyunmaktan çekinmeyenler için yazarın bu makalesinin, inşallah bir yararı olur. Ancak, Allah'ın varlığına inananların yukarıda belirtilen şeytanlıkları yapması, zaten söz konusu değildir. Allah'a inanan, bir süre şeytana uyup zulümde bulunsa da, kendine gelip Tevbe İstiğfar ile birlikte yaptığı hataları telafi edici girişimde bulunur. Allah, tüm insanlığı şeytanın avanesi olmaktan muhafaza etsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı