Ancak, yaşadığımız hayatı gözden geçirdiğimizde hiç de bir yolcu gibi davranmadığımızı tesbit etmekte güçlük çekmeyiz. Pek çoğumuz ölümü kendine çok uzak gördüğünden dünyada daha rahat, daha konforlu, daha mutlu yaşamak için çalışır. Özellikle büyük şehirlerde, yoğun ve yorucu bir maratonla güne başlanır, yine yorucu bir iş temposuyla gün sona erer. Eğer o insanların o an ne düşündüklerini öğrenebilseydik, acaba yüzde kaçı “ölümü ve ahireti düşünüyorum” diyecekti? Büyük bir çoğunluğun zihnini, dünyaya dair meselelerin meşgul ettiğini duyacaktık. Kimi o gün neler yapacağını, kimi yetişmesi gereken toplantıyı, kimi yapacağı ödemeyi, kimi işte yaşadığı sorunları, kimi de ailesinin ihtiyaçlarını, akşam eve dönerken alınacakları düşündüğünü söyleyecekti. Bunca şey düşünürken ne ilginç ki, başımıza gelecek en büyük ve en önemli hadiseyi, yani ölümü pek düşünmeden yaşayıp gidiyoruz. Oysa bu durum bizim ruhî sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Ölümü düşünmeden geçen zamanlarda, dünyanın küçük meseleleri altında ruhumuz eziliyor, kalbimiz bağırarak ağlıyor. Başa gelen musîbetlere karşı tahammül zorlaşıyor, mukavemet kırılıyor. Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Ölümü çok hatırlayın. Çünkü böyle yapman ölümün dışında her musîbete karşı sana teselli verir.” 1

Hakikaten de ölümü düşünmek, hem dünyanın zehirli cazibelerine karşı bir kalkan, hem de her güçlüğe, her musîbete karşı bir dayanma gücüdür. Maddî ve manevî hastalıklara karşı tesirli bir ilâçtır. Bunu, tıp ilmiyle uğraşan bazı uzmanlar da tesbit etmiş olacaklar ki, tanıdığım birinden dinlediğim hadiseyi sizlere de anlatayım. Bazı rahatsızlıkları olan bu kişi, şifa aramak niyetiyle alternatif tıpla uğraşan birine müracaat etmiş. Uzman kişi, tedavi olarak ona, ölümü düşünmesini, sık sık kabir ziyareti yapmasını söylemiş. Özellikle mübarek zatların kabirlerini ziyaret edip, onlardan himmet ve duâ istemenin de tesirli olacağını ilâve etmiş.

Velhâsıl, ölümü düşünmek, ölümden başka her derde devadır. Kalplerden dünyaya ait üzüntü ve kederi siler. İnsanı her hâlinden memnun, O’ndan gelen herşeye razı eder. İnsanı her dakika gitme ihtimali olan ahiret diyarına hazırlıklı olmasını sağlar.

“Kimin derdi ve gayreti dünya için olursa, Allah onun işini aleyhine darmadağın eder, meşguliyetini çoğaltır, fakirliği gözlerinin önüne koyar, dünyadan eline geçen miktar ise kaderinde yazılandan fazla olmaz. Kimin de derdi ve gayreti ahiret için olursa, Allah, onun (dağınık) işini lehinde toplayıp düzeltir, kalbini zenginleştirir, kendisi yüz çevirdiği halde dünya nimetleri ona koşarak (kendiliğinden) gelir.” 2

Dipnotlar:

1) İbn-i Ebid’ Dünya.

2) Kütüb-i Sitte, Hadis no: 5368.