İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı; duânın, tövbe-i istiğfarın, bol bol ibadetin vakti olduğu gibi, uygulamalı bir iktisat eğitimi aldığımız bir zaman dilimidir.
Allah rızası için aç kalmak bize, yiyecek bulamayacak kadar fakirin halini öğretirken, nimetlerin değerini bilmeyi ve iktisatlı bir hayat sürme bilincini kazandırıyor.
Baş döndürücü bir şekilde tüketimin yaşandığı bu zamanın insanının böylesi bir iktisat eğitimine bugün ne çok ihtiyaç var. Öyleyse bu ay bizim için iktisadî açıdan da bir fırsat olmalı.
Sofralarımız gösterişten uzak, daha mütevazı hale getirilebilir. Mümkün olduğunca az çeşit ve yeteri kadar yemek hazırlamalıyız. Aksi halde yenmeyen yemek ve ekmek artıkları çöpe gittiğinde Ramazan ayının mânasına ne kadar zıt bir davranış ve şükürsüzlük olacaktır.
Ramazan ayı sadece yeme-içme de iktisadı öğretmiyor. Aynı zamanda zamanımızı iktisatlı kullanmayı da öğretiyor. Gün boyu ibadet içinde olmak, mukabele takip etmek, gece sahura kalkmak derken az bir uyku ile zamanı etkin kullanmayı öğreniyoruz. Demek ki zamanımızı iyi değerlendirsek, Ramazan ayındaki ibadet temposunu normal zamanlarda da yakalamak mümkün olabilir.
Bu ay, düşünce olarak da iktisat etmeyi öğrenmenin tam vaktidir. Kafamızı dolduran ve ebedî hayatımızla ilgisi olmayan düşünceleri çıkardığımızda ruhumuzun hafiflediğini, hafifledikçe de mânen yükseldiğini hissedeceğiz.
Bu ay, “Ramazan, İktisat ve Şükür” Risalesini yeniden inceden inceye okuma vakti. Bu fırsatlar ayında ve tâbi olduğumuz bu eğitime bu okumayı da sığdırırsak inşallah iktisadî eğitimimizi tamamlamış ve dersimizi tam almış şekilde bu ayı hakkıyla uğurlamış oluruz.