"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Topraktan geldik, toprağa gideceğiz

Mehtap Yıldırım Yükselten
07 Mart 2019, Perşembe
Aydınlık ve renkli dünyadan, karanlık bir toprak altına girecek olmak duygusu çoğumuzu ürpertir.

Oysa, karanlık toprak altında ne hayatlar dokunur. Rengârenk, desen desen, hayat bulup yer yüzüne çıkar. İnsanın ana maddesi de topraktır. Topraktaki elementlerin hepsi az ya da çok insanda da vardır. Dünyanın yüzde yetmişi su, yüzde otuzu kara parçası olduğu gibi, insan vücudunun da yüzde yaklaşık yüzde yetmişi sudur.

Yaradılış hikâyemizi hatırlayacak olursak, henüz hiçbir şey yokken, Allah evvelâ Peygamber Efendimiz’in (asm) nurunu yaratıyor. Sonra kâinat dediğimiz sistem ve içindeki gezegenleri, yıldızları yaratıyor. Daha sonra, melekleri yaratıyor. Meleklerden sonra cinleri yaratıyor. Cinlerin çoğunluğu yeryüzünde fitne çıkarıp, isyan ettiği için Cenab-ı Hak “halife-i arz” olacak başka bir varlık gurubu yaratmayı murad ediyor. 

Topraktan insan neslini yaratmak için Cebrail’i (as) yeryüzüne toprak almaya gönderiyor. Ancak Cebrail (as) eli boş dönüyor. “Ya Rab emrin üzere yeryüzüne gittim ancak, yer yüzü yalvarmaya başladı. Beni isyana, günaha bulaştırma. Kusurlu olmaktan Allah’a sığınırım” dedi. Ben de Sana sığınana yaklaşamadım” cevabını veriyor. Daha sonra Allah aynı görevi Mikail’e (as) veriyor. O da aynı cevapla toprağı alamadan geri dönüyor. Bu kez Azrail’i (as) görevlendiriyor. Azrail (as) yeryüzüne gittiğinde, yeryüzü yine yalvarıyor. “Ne olur, alma toprağımı, beni kana, kine, isyana, günaha bulaştırma” diye. Ancak Azrail (as) onun yalvarmasına aldırmadan, “Ben Allah’ın emrini ifa etmeden, O’nun huzuruna dönemem” deyip yeryüzünden bir miktar toprak alıp Allah’ın huzuruna dönüyor. 

Cenab-ı Hak her şeyi bildiği için “Yeryüzü sana yalvardı da sen merhamet etmedin öyle mi?” diyor. Azrail de (as) “Evet Ya Rab, Senin emrin karşısında onu dinleyemezdim” cevabını veriyor. İşte bu an Cenab-ı Hak Azrail’e (as) yeni görevini bildiriyor. “Öyleyse, toprağı alabildiğine göre, topraktan yaratacağım insanların ruhlarını alma görevini de en iyi sen yapacaksın.” Bundan böyle Azrail (as), ölüm meleği olarak eceli gelenlerin ruhlarını alacak, cesetlerini toprağa iade edecekti. (İbn. Esîr Kâmil)

İşte, toprakla olan yakınlığımız böyle başlamış. Risale-i Nur’da ise toprak, “hıfz ve hayat” arşı olarak tanımlanmaktadır. Yani, toprak bizim sandığımız gibi cansız ve karanlık değildir. Allah’ın “Hayy” isminin en çok tecelli ettiği arşı topraktır. Bediüzzaman Hazretleri “Arz âlemin kalbi olduğu gibi, toprak unsuru da arzın kalbidir.Ve tevazu, mahviyet gibi maksuda isal eden yolların en yakını da topraktır. Belki toprak en yüksek semavattan Hâlık-ı Semavata daha yakın bir yoldur.” diyor. Hayatların, tohumların, saklanması, hıfz edilmesi ve ihyası toprak ile dir. “Kulun Rabbine en yakın olduğu an, onun secde halidir”(Müslim, Salât) “Öyleyse arkadaş! topraktan ve toprağa inkılâp etmekten, kabirden ve kabre girip yatmaktan tevahhuş etme!” (Mesnevî-i Nuriye)

Madem toprak bu kadar güzel, toprağa dönmek de güzeldir.

Okunma Sayısı: 6982
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı