Zübeyir Ağabey’in, “Lahana yaprağı kadar da olsa bir gazetemiz olsun” sözlerinden yola çıkan, Yeni Asya, 49. Yılında da Risale-i Nurlar’ın nâşir-i efkârı olmaya, hakkı ve hakikati muhtaçlara ulaştırmaya, hakkın hatırını âli tutup, mazlumun yanında olmaya devam ediyor, elhamdülillah.
Yeni Asya; Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin de birçok yerde işaret ettiği Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini temsil eden, meşveret sistemi ile yürüttüğü faaliyetlerinde, nazarları şahsa değil, hakikate çevirir. Yeni Asya; “Mü’minler ancak kardeştirler” kudsî düsturu gereğince, yardıma ihtiyacı olanlara dualarıyla ve manevî kazançları ile kuvvet veren mukaddes cemaatimizi en güzel şekilde temsil eder. Yeni Asya, bir ekoldür. Öyle ki; ”Yüzer milyon başların feda oldukları bir kudsî hakikate başımız dahi feda olsun“ hakikatini, Haktan, doğruluktan, adaletten taviz vermeden haykırmakta olan bir ekol. Yeni Asya; içtimaî ve siyasî hayatımızda, İslâmî esaslar çerçevesinde, muhabbet ve uhuvvet rabıtalarını tesis edip, kuvvet vermekte adeta Üstadımız’ın “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok” sözlerine nâşir olmaktadır.
Yeni Asya’mız muhabbet fedaisi olduğunu açıkça göstermiştir. Çünkü “Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tabi ve dahil olmaz”, “Hakaik-i imaniye ve hizmet-i Nuriye-i kutsiye, kainatta hiçbir şeye alet olamaz. Rıza-i İlahiden başka bir gayesi olamaz. Halbuki şimdiki cereyanların tarafgirane çarpışmaları hengamında bu sırr-ı ihlası muhafaza etmek, dinini dünyaya alet etmemek, müşkülleşmiş.”(Emirdağ Lahikası)
Yeni Asya’nın her hâl ve şartta, istikamette kalması anlaşıldığı üzere, sırr-ı ihlas, inayet ve tevfik-i İlahiye’ye dayanmaktadır. Yeni Asya; medar-ı iftiharımız, sevincimiz, kederimiz, rehberimiz olmuş, olmaya da devam edecektir. 49. yaşın hayırlı olsun. Rabbim muvaffak ve muhafaza etsin…
(Bu yazıyı hazırlarken, Nur Ener kardeşimizin tahliye haberini aldık, sevinçlerini tüm kalbimle paylaşıyor, kendisine ve ailesine geçmiş olsun diyorum.)