"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Basın kaçıncı kuvvet

Mert Gönenli
06 Haziran 2018, Çarşamba
Cenâb-ı Allah (cc) cüz’î iradeyi insana verdiği için, bu cüz’î iradenin fıtri tecellisi olan hürriyet kutsaldır, fikir ve düşünce hürriyeti ise bunun belkemiği.

Fikir ve düşünce hürriyeti ise ancak yazı ve söz hürriyetiyle kullanılabilir. Basın bu sebeple, sosyal düzeni hürriyetlere dayanan toplumlarda dördüncü kuvvettir.

Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir sözü ilk kimden sadır oldu bilemiyorum, ama bu sözü söyleyenin gazeteleri ve görsel medyayı; 

1) Toplumun düşüncelerini, bakış açılarını, eğilimlerini, vicdanlarını yansıtan bir platform olarak idealize ettiği için mi?

2) Bu bakış açılarını, eğilimlerini, vicdanları tam yansıtmayıp biraz da tersine etkileyerek değiştirdiği için mi?

3) İftira, kirletme ve yıpratma vasıtası olarak gördüğü için mi?

4) Veyahut bunun tersi, haksız kahramanlaştırma, aklayıp temize çıkarma ve baston olma vasıtası olarak gördüğü için mi? basına dördüncü kuvvet dediğini bilebilmek mümkün değil.

Doğruluktan ve ahlâk prensiplerinden sapmadıkça yukarıdaki 1 ve 2. maddelerde bahsedilen rolü basın için geçerlidir, fakat 3 ve 4. Maddelerdeki rolü kabul edilemez.

Bugün siz, basın ve yayına moda deyimle yazılı ve görsel medyaya baktığınızda, yukarıdaki 4 maddenin hangilerinin hakim olduğunu görüyorsunuz? Hangisinin ya da hangilerinin renkleri daha hakim? Maalesef sanki 4. madde dediğinizi duyar gibiyim. 

Tabiî ki bu durum birdenbire olmadı. Bu durum, 16 yıllık AKP iktidarının Türk milletine bir armağanı. Basın kuruluşlarına el konulup sürekli aynı yandaş bir işverene verilmesi ya da kapatılmasıyla fikir ve düşünce hürriyeti adeta topallaştırıldı, toplumun kendini ifade yetisi adeta lâl edildi.

2002-2018 AKP hükümetlerini, 1930’ların Ebedi Şef ve Millî Şef dönemlerine birçok yönden benzediği gibi fikir ve düşünce hürriyetine bakış açıları ve uygulamaları yönden de tıpatıp benziyor.

1950’lere kadar İçişleri Bakanı adına bir müsteşar veya basın müdürü, Cumhurbaşkanının herhangi bir gezi haberini 2. sayfadan verdi diye bir gazeteyi süresiz olarak kapatabiliyordu. Bunu şimdinin Alo Fatih’lerine benzetebiliriz.

Yine 1930’ların Türkiye’sinde basına korku salmak için gazetecilerin hüküm verilmeden tutuklanması ve uzun süreli hapislerde tutulması olağan hadiselerdendi. 2000’lerin Türkiye’si, basın yayın hürriyeti, fikir ve düşünce hürriyeti açısından 1930’ların birebir kopyası gibi. Sanki şıp demiş burnundan düşmüş.

Her ne kadar Cumhurbaşkanımız, Güçler Birliği deyip demokrasiye meydan okusa da, Fransız siyaset ve hukuk felsefecisi Montesquieu, yasama, yürütme ve yargıdaki güçler ayrılığı doktrinini bundan yaklaşık 260 yıl önce tanımlayarak, demokrasinin sınırlarını çizmiş, olmazsa olmazını ortaya koymuştu. Montesquieu bu üç kuvvetin birbirini dengelemesi gerektiğini; yasama, yürütme ve yargının, içlerinden birinin kuvvetlenmesine karşı diğer ikisinin tedbirler almasını, bunlardan biri fazla kuvvetlenirse, diğerlerinin dizlerini kıracağını bildirmişti. Batıda demokrasi bu temeller üzerinde yükselmiştir. Dördüncü kuvvet basının yükselmesi ise sonraki zamanlara rastlar. Türkiye’de demokrasiden zaman zaman esintiler gördüysek, bu ülkenin güçler ayrılığı ilkesini uyguladığı ve basın hürriyetini tanıdığı dönemlere rastlar.

24 Haziran seçimleri ülkenin ‘Güçler Ayrılığı’na geri dönmesi ve basının 4. kuvvet yeniden halkın vicdanı olarak yeniden sosyal hayatımıza geri dönmesi açısından hayati öneme sahip. 

Ya ‘Güçler Birliği’yle insan fıtratına ters yolda ilerlemeye devam edeceğiz ya da Güçler Ayrılığı ve basın hürriyeti ile fıtrî olan yola yeniden dönüş yapacağız.

Cenâb-ı Allah (cc) insanımıza feraset versin inşallah.

Okunma Sayısı: 2707
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı