"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Trompetçi Trump

Mert Gönenli
28 Aralık 2018, Cuma
Trump, ABD Başkanı olmak yerine bir çalgıcı olsaydı, bence trompet çalardı; Trompetin adı, belki onun hatırına trumpet olarak değiştirilirdi.

Trompetin adı değişmezse, trompetin hatırına Trump belki adını Tromp olarak değiştirirdi. Trump-trompet ilişkisi yalnızca ad benzeşmesinden kaynaklanmaz, çünkü trompetin nağmeleri de sesleri de, Başkan Trump gibi değişkendir. Kimilerine göre trompet çok neşeli bir çalgıdır onunla en acıklı şarkıyı da çalsanız etrafına neşe saçar, kimine göre ise oldukça hüzünlü bir çalgıdır onunla en neşeli şarkı da çalınsa insan kendini hüzünlenmekten alıkoyamaz. Yani trompet oldukça çelişkili bir çalgıdır. Trump da tarihin gördüğü en çelişkili en öngörülemez liderlerin başında geliyor. Dünya siyasetini ilgilendiren konularda aldığı kararlar kimini çok neşelendiriyor, kimini de hüzünlendiriyor. Trump, trompetin karakteristiklerini birebir yansıtıyor. 

Bay Trump’un Pentagon’un karşı çıkmasına rağmen, Suriye’den çekilme yönünde aldığı karar, bırakın ona buna şuna göreyi, en yakın çalışma ekibindekilere göre bile şok edici bir karardı, kimilerine göre ise bu son manevra, hiçte sürpriz olmayan, Amerika’nın her zaman ki, gir-vur-dağıt-kaos oluştur ve çık politikalarının son halkasıydı.

Her şey bir yana, Trump’un Suriye’den çekilme kararı, ABD siyasetinde küçük çaplı bir deprem meydana getirdi. ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, “Sizin görüşlerinize daha yakın bir Savunma Bakanıyla çalışmaya hakkınız var” mealinde bir mektup yazarak istifa etti. Yine ABD Başkanı Donald Trump’ın IŞİD ile mücadele uluslar arası koalisyonu Özel Temsilcisi Brett McGurk de, Suriye’den çekilme konusunda Trump ile güçlü fikir ayrılıkları yaşadığını söyleyerek istifasını bildirdi.

Son dönemlerde, AB Ordusu kurulması gibi konularla AB-ABD ayrışması iyice gün yüzüne çıkmıştı. Suriye’den çekilme konusunda, ABD’nin müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye danışma ihtiyacı bile duymadan Suriye’den çıkış kararı alması, Atlantiğin iki yakası arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini gösteriyor. AB ve ABD’nin yolları bir süredir çatallaşmıştı, fakat artık farklı yollarda farklı yönlere doğru yürüdükleri daha da netleşiyor.

Evet, ABD artık Suriye’de kendine biçtiği rolden vazgeçip, bölgeyi Rusya’ya bırakmış durumda. ABD’nin çekilmesiyle Suriye’de yeni güç dengeleri oluşacak. Son olarak Rusya himayesindeki Esad güçlerinin elini kolunu sallaya sallaya ABD himayesindeki Kürtlerin elinde tuttuğu Münbiç’e girmesi, ABD ve Rusya’nın aralarında anlaştıklarını gösteriyor. Trump, belki de ilerleyen süreçte, tıpkı kendisi gibi trompetsever Erdoğan ve Putin’in, Rus savaş uçağının düşürülmesine benzer bir olayla, ellerindeki trompetleri her an birbirlerine fırlatabilecekleri ihtimali üzerine hesap yapıyor da olabilir. Nitekim, Suriye konusunda Rusya ve Türkiye’nin çizgilerinde farklılıklar olduğu biliniyor. Kısa bir süre önce Kremlin sözcüsü Peskov, Suriye ile ilgili olarak “Türkiye ile her konuda aynı düşünmüyoruz” diyerek, farklılıklarını vurgulamak ihtiyacını hissetmişti. Erdoğan’ın Putin’le yakın zamanda görüşeceğiz beyanına rağmen; Kremlin Sözcüsü Peskov, Putin’in yakın zamanda Erdoğan’la görüşme yapmayı planlamadığını deklare etti. ABD’nin çekilmesiyle başlayan yeni süreçte, Suriye konusunda Rusya’nın Türkiye ile yolları ayıracağı şeklinde bir görüntü var. Anlayacağınız Suriye’de, Türkiye ve Rusya, hatta İran ayrı ayrı yollardan yürüyecek gibi gözüküyor. 

Suriye trajedisinin ilk baş gösterdiği 2011 yılından bugüne Yeni Asya olarak bütün yazılarımız, “Akan kanı durdurun, Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyun” minvalindedir. 2011 yılından bu yana kâh Yeni Osmanlı, kâh Esad gitsin, kâh Rusya ve İran’la dalaşma, kâh barışmaya kadar yalpalaya yalpalaya bugünlere gelen AKP Dış Politikası, yedi yılın sonunda, en nihayet söylediğimiz çizgiye geldi. Artık AKP Dış Politikası da, “Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalıdır” görüşünü sık sık dillendiriyor. 

AKP hükümetlerinin en baştan yanan ateşi söndürmek yerine, “Suriye’de biz oyun kurucuyuz” diyerek, oyunlarını global hegemonların oynadığına benzer şekilde oynamaya çalışması, ülkemize 3,5 milyon mültecinin akmasına, 35 milyar dolar maliyete, bilinen bilinmeyen yüzlerce Aylan Bebeğe ve nice canların yitip gitmesine katkı sağladı. İsabetli ve istikametli bir dış politika izlenseydi bile, bu trajedinin yaşanması yine engellenemeyebilirdi, ama trajedinin boyutlarının bu kadar büyüyemeyeceği de muhakkaktı. Üzülmemek gerçekten elde değil…

Okunma Sayısı: 1017
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı