Sabah olunca penceresinde güneş gözünün içerisine girerek sanki onu uyandırmaya çalışırdı.
Güneşe bazen çok kızardı. “Offff ya! Bi git gözümden” diyerek ona bağırırdı. Güneşin onu duymadığını zannederdi. Sonra bir şey olmamış gibi güneşte arkadaşları ile oynardı.
Birgün sabah kalktı, ama o yoktu. Perdenin arkası karanlıktı. Gök gürlüyor, şimşek çakıyordu. Pencereye koşarak güneşi aradı. Sanırım güneş ona küsmüştü. En son dün yine onu istememişti çünkü. Ağlamaya başladı. Annesi gelince de herşeyi anlattı. “Anne güneş bana küstü!”
Annesi böyle bir şey olmadığını bilse de kızının yanlışını anlamasına sevindi. O gün onu yağmurla tanıştırdı, rüzgârı anlattı. Yağmurla tanıştığına memnun olsa da kalbini kırdığı güneşi istiyordu. “Allah her şeyi duyar kızım” diyen babası doğru söylüyordu.
Ertesi gün güneş onu kaldırsın diye yatarken bütün perdesini açarak uyudu. Sabah vakti ise ışıkları ile güneş gelmişti. “Canım güneşim, özür dilerim. Bir daha sana kötü söz söylemeyeceğim” dedi ve bir daha güneşe kızmadı.