Yıkıntıların arasında kolu kopmuş bir oyuncak ayı vardı.
Üzeri tozlu ve kirli, dikişleri patlamış ve içinden elyafları çıkmış. Ama elime alınca gözlerini gördüm, ışıl ışıl parlıyordu. Sanki birşeyler anlatıyordu. Umudu, hayata güzel bakmayı, güzel görmeyi, güzel düşünmeyi anlatıyordu sanki
Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta ve Afrika’da göçüklerin altından kimbilir kaç tane oyuncak kurtarıldı ağır yaralı, kaç oyuncak yetim kaldı? Onların sahipleri umut dolu gözlerini kapatırken hepimiz ona bakmamak için ellerimizle yüzümüzü çevirdik. Onların sesini duyamadık. Tek suçları, Ortadoğu’da doğmak, Müslüman bir anne babanın çocuğu olmaktı. Bu onların hayallerine set çekti. Koşamadılar, oynayamadılar. Ya Hanzala oldular hiç büyümeyen çocuk kalpleri ya da ölüp Cennete uçtular.
Ülkesi hem açlıkla, hem de işgalci düşmanlarla savaşırken bir anne için çocuğunun sayılan kemiklerini görmek ne acı vericidir. İnsanlar sosyal medyada evlerine yeni aldıkları eşyalarını, yediklerini içtiklerini paylaşırken; susuzluktan sinekler konan dudaklarından sinekleri kovalayan anne neyi paylaşsın?
Tesettür modası ile başını örten sözde kapalıları görünce; İslamofobi korkusu ile yaşayan tesettürlü olan bir bayan, muhatap olduğu nefreti kiminle paylaşsın? Başörtüsünü moda değil, bir simge değil, inancının bir gereği örttüğünü kime anlatsın?
Paylaşım yapanlar poz poz resimlerini çekerken, beğenilerini alırken, yıllardır kendi resimlerini çeken meleklere nasıl kareler verdiler acaba? Geçen bir resim yakaladım. Metroda balon satan bir amca. Gözlerinde yorgunluk, elinde balonlar ile dolaşırken bir balon almaya çekinen insanlar. İki lira vermeye kıyamayanlar. Alınca da sana bakan insanlar. O amca karşımıza oturdu ve elindeki ağaç dalını tuttuğu eline başını yasladı. Uyudu. İşte ben o resmi aklımla ve vicdanımla paylaştım. Beğeni için değil, unutmamak için.
Gözlerinizi kapatın ve empati yapın. Siz olsaydınız onların yerinde ne isterdiniz Allah’tan? Çok para mı, ev mi, mülk mü? Ben sadece ortak bir nokta buldum. “Allah’ım bize yardım et!”
Oyuncağın gözlerinde ümidin ışıltısı vardı. Rabbimiz bize “Allah’tan ümit kesmeyin” diyordu. Herşeyi gören ve işitendir O’dur. İnsana herkesten en yakın O’dur. O zaman her sıkıldığımızda, her sıkıntımızda Allah’a dayanmalıyız. Çünkü her zaman bize yardım eden Allah’tır.
Yolda gördüğünüz mendil satan çocukların ne hissettiğini anlamak için gözlerine bakın. Gözler yalan söylemez. Çoğunun gözünde çocuk olmanın hayalini göreceksiniz. Çünkü çocuk olmak hayal kurmaktır. Çocukken gökkuşağının altından geçerken istediklerinin olacağına inanan bir kalp, büyüdüğünde bunun olmayacağını bile bile altından geçmek için uğraşır mı?