İnançsızlık, insanın kalbinde öyle büyük bir uçurum ki; zaman gelir görmediğine inanmak istemez, ama gördükleri de onu tatmin etmez. Tatmin edemeyince de hayatına son vermek onun için tek çıkış yolu olur.
Ben inancı bulduğumda çok küçük değildim. Yaklaşık 12 yaşımda iken sobadan zehirlenmiştik. Ve o zaman Allah yardım etmese idi hayatımızın sonu gelmişti. O an dedim ki; “Neden birçok kişi gibi ölmedik?” İşte o zaman inandım ki bu dünyada yapacaklarım bitmemiş. Ve işte yeni bir sayfa karşıma açılmıştı. Ben o zaman bütün kalbimle inanmaya başladım. Şu anda ise bu inancımı inançlı olmayanlar ile paylaşmaya çalışıyorum. Çünkü onlar Allah’a inanmasa da kalplerinde bir şey var. Sorgu ve sual. Nedenler, niçinler…
Geçen hafta yeni bir çeviri yaptığımda bunu yeniden anladım. Aslında onlar inanmak istedikleri şeyleri bulmak için çağrı yapıyorlar.
“Aklımı yitirmeden önce, yalanla da boğulmadan önce
Herkesten korkuyorum, onlara yaklaşamam
Nereye gidileceğini söyle bana, bedenimi hareket ettireceğim.
Nereye gidileceğini söyle bana, yok olmaya devam edeceğim.
Ne kadar bağırırsam bağırayım, göremiyorum.
Ne kadar bağırırsam bağırayım, hiçbir cevap alamıyorum.
Hakikat nerede?
Bulmaya çalışıyorum.
Yolumu bulmaya çalışıyorum.
Bazen deli, bazen kaybolmuş bir insanım
Fakat cevabı bulacağım.”
Bu şarkı şu sıralar Japonya ve Güney Kore’de en çok dinlenen ve söylenen şarkı. Bu grubun bir önce çevirdiğim eseri de “Pray” yani “Duâ” ismindeydi. “I pray for you” yani “Sana duâ edeceğim!” nakaratı ile iblislerin içerisinden kurtulma çabasıydı.
Evet, bizler inanıyoruz ve Allah’ı hissediyoruz. Ama hissetmeyen o kadar çok insan var ki. Bu yüzden uzun bir yol olsa da onlar için bir şeyler yapabileceğime inanıyordum. Çeviri işi ilk başta zor bir yol olsa da ben nurdan ip ile onları içlerinde oldukları uçurumdan çekmek istedim. Bugün 1. Söz ile başladığım Risale-i Nur çevirilerini onlara göndermek için hazırlıyorum. Ayrıca Asyalı her bir kardeşim için sizlerden duâ bekliyorum.
Çünkü onların duâları, bir elin onları inançsızlıklarının içinden çıkarmak ve inanacakları bir yolu gösterecek kişilerin olması. Hizmet, bazen bir duâdır. Bu duâ da tanımadığınız, çekik gözlü, boşlukta olan birisi için olsun. Adları ise Jang, Jung, Hyung olsun hiç fark etmez.
Bazen kendimi işe yaramaz hissettiğimde beni ayakta tutan inancım ile ayağa kalkıyorum. Yorulunca inançlarım ayakta tutuyor. Ama onların kimseleri yok. Bu yüzden hep zavallı olarak kendilerini tanıyorlar. Unutmak ve kaybolmak için haram fiiller ile daha da batıyorlar. Bu yüzden elimizden geldiği kadar onlara yardım etmeliyiz. Zira inanacak bir umuda bile aç olmasalar sürekli bunu dünyaya duyurmazlardı. Onlara Allah inancını anlatmak için elimizdeki Nur’u onlarla paylaşmalıyız.