"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Karanlık!

Merve İRİYARI
22 Ocak 2017, Pazar
“Sessizce yaşıyorum,

Işığı yutan bir tünelde yalnız başıma.

Bir adım bile göremediğim kapkaranlık bir yolda,

Hiçbir şey göremiyorum, hiçbir şey hissedemiyorum.

Siyah beyaz fotoğrafın içindeki ben,

Siyahla tamamen örtülmüş dünyam,

Artık tükendim ve yoruldum,

Artık bundan usandım.

Arada sırada gördüğüm rengin,

Beni ayağa kaldırabilen tek şey...”

Işık beyazdır, ama prizmadan geçince renkler ortaya çıkar. Hayatımızda hakim olan renkler vardır. Ama huzurevi bekleme salonunda Ahmet Amca için şu sıralar tek renk siyah, bir de eşinin sararmış siyah beyaz resmi. Cebinden hiç eksik etmediği o yıpranmış resim, tek gerçeği.

Allah beni görüyor, eşime kavuşmak için duâlar ettiğimi duyuyor. Demek ki daha zamanı gelmemiş. Zamanı geldiğinde Allah’ın duâlarımı kabul edeceğini biliyorum, buna inanıyorum, ama çok yoruldum. Keşke o olsaydı ve karanlık dünyam aydınlansa idi. Çocuklar, annem ve babam değil eşimdi beni anlayan benim kahrımı çeken...

Askerdim ben, hep görevlerimiz olurdu. Evde olduğum zamanlar, yokluğumdan daha azdı. Yoktum ben, bir baba olarak, bir eş olarak. Görevim herşeyin üstündeydi. Çünkü ben ve arkadaşlarım binlerce aileyi korurduk, ülkemizi korurduk. 

İki kızım vardı. Doğumlarında yanında değildim, belki de bir yaş günü kutlamışızdır. Ben hep telefon ederdim. O en büyük hediye olurmuş onlar için. İçim onların yanında olmayı, onlara bir kere sarılabilmeyi istese de olmuyordu. 

Bir gün telefon geldi. “Ahmet kardeşim, sizin evde çocuklar sobadan zehirlendi. Baca çekmemiş…” O an ölmek istedim. Toprak açılsa da içine girsem, üzerime sıcak su dökseler de erisem ve bitsem. Arkadaşlarımın “Komutanım!” sesini işitsem de kendimde değildim.

İki kızımı da emanet ettiğim toprağa kalbimi de vermiştim sanki. Yürüyen bir ceset, yürüyen bir babanın hissiz bedeni. Eşim hastahanede, ben de sanki kızlarımla birlikte mezardaydım. 

Eve gittim, çocuklarımla ilgili herşeyi topladım. Sonra evi de topladım. Evi, mahalleyi, meleklerimi hatırlatacak her izi silmek istedim. Onları Allah’a emanet ettim, Allah’da eşimi bana emanet etti.

Sonra görev yaptığım yere taşınmaya karar verdim. Eşim iyi görünüyordu; “Rüyamda gördüm Ahmet, çok iyilerdi. Allah, emanetlerini aldı ve daha iyi bakıyor”

Emekli olacağım yıl, gözyaşlarını içine akıtan eşimin kalbinde hastalık çıktı. Ameliyat olamıyordu. Ya onu da kaybedersem? Soruları zihnimi kurcalarken; cevabı geldi ve eşimin de ömrü bitti. Bu hayatın imtihanı zordur. 

Emekli oldum ve buraya geldim. 10 yıldır buradayım. Bu eşim Saliha. Bu resim benim tek sırdaşım, bu karanlık dünyamın tek aydınlatıcısı. Neler gördüm, neler yaşadım, ama bu karanlık çok zor. Allah, ne kadar ömür biçtiyse buna razıyım, herkesin sınavı faklı, benimde buymuş. Buna da şükür. 

Okunma Sayısı: 2242
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı