Okumaktır insanın birinci görevi. Okumak, öğrenmek, bilgiyle kendini ve varlığın anlamını keşfetmektir.
Anne karnına düştüğü andan itibaren geçirdiği bütün evrelerde öğrenmeye başlar. Yer, içer, üşür, acıkır, işitir ve öğrenir. Küçük bir ceninken bile bebek anne ile birlikte çevresiyle etkileşim halindedir.
Okumak birinci vazifemizdir, zira insan esmayı talim etmek için dünyaya gönderilmiştir. Talim etme de bilgiden geçer. Oku, ama nasıl oku? Seni yaratan Rabbinin adıyla oku! Hepimizin bildiği gibi Kur’ân’ın ilk emridir bu.
Günümüzde anne ve babalar çocuklarına ‘oku!’ diye baskı yapıyorlar, ama nasıl bir baskı? İçinde okumak, bilmek, talim etmek dışında her türlü baskıyı taşıyan bir baskı. Kitap fazla okuma, ders çalış. Çok soru sorma, ders çalış. Benim işime karışma sen derslerinle ilgilen. Senin dersin yok mu? Kızım her işi ben yaparım yeter ki sen dersine iyi çalış ve iyi bir meslek sahibi ol. İyi para kazanırsan evinin işini yapmana gerek kalmaz.
Çocuklarını böyle yetiştiren anne ve babalar sonra başlıyorlar serzenişe. “Biz elimizden geleni yaptık. İş bile yaptırmadık. Toz dahi aldırmadık kızımıza. Niye okuyup da başarılı olmadı anlayamıyorum?” Anlayamazsın tabi kardeşim. Okumayı sadece ders kitaplarıyla sınırlı tutarsan, sorumluluk duygusunu vermeyi sadece ders kitaplarında göstereceği başarıyla ifade eder ve öğretirsen evlâdının hayat karşısında sadece ders kitaplarının kuru bilgileriyle şekillenmesine izin verirsen o da bundan tabiî olarak tat almayacak ve senin beklediğin başarıyı da gösteremeyecektir.
Diyelim ki tam tersi oldu ve çok başarılı bir okul ve öğrenim hayatı oldu çocuklarımızın. Ev hayatı için hiç eğitilmeyen, annelik için, babalık için, eş olmak için, evi çekip çevirmek için hiçbir bilgiye sahip olmayan çocuklar nasıl mutlu yuva kurabilirler? Okumuş, çok başarılı olmuş büyük de bir ünvana sahip olmuş, ama yuvaya sahip olamamış kadın ya da erkek hayattan yeterli doyumu alabilir mi? Bana göre hayır. Çünkü Allah her şeyi bir erkek ve dişiden yaratmış ve aralarındaki nizamı da ona göre dengelemiş, birbirine karşı ihtiyaçlı olan bu iki ayrı cinsin duygu dünyalarındaki beklentilerini ünvanları doyurabilir mi? Ya doğan çocuklar, savrulan hayatlar ne olacak?
Ailenin temeli yine ailede atılır. Çocuklarımıza okumayı hedef olarak korken gelecekte onların da birer anne ve baba olacaklarını unutmadan sorumlulukları neyse ona göre eğitmeli anne ve baba. “Sen sadece oku, biz her işi yaparız!” derken de sonucunu düşünmeli. Okumayı da sadece ders kitaplarından ibaret saymamalı. Zira okumak esmayı talim etmektir.