İlk günümüzden son günümüze zamanımız, uyumaya az vakit bulacak kadar dolu dolu geçti.
ÇEŞNİ
Lâhika’da geçen “put”, bir baktık ki “pot” olmuş.
Gövdesi bir “izm” olan, koca “ahtapot” olmuş..
Her renge bürünerek, her kılığa girerek;
Her şeyi tekeline alan bir “despot” olmuş.
Kur’ân ve iman hakikatlerinin evvela nefislerimizde, kalp, ruh, akıl ve vicdanlarımızda mâkes bulmasıyla beraber, hayatımıza da yansıması noktasındaki gayretlerimiz; her yerde olduğu gibi, Avrupa’da da meşveretler platformunda ve yine Risale-i Nur’un talim ettiği ölçüler muvacehesinde sürüp gidiyor.
Bir bölgemizin bir meşveretinin bir maddesi, bir hafta sürecek olan bir seyahate bizi sevk etti; “sevk”ten “şevk” hasıl oldu. Acz ve fakrımızı ihsas ettirip, şevk ve şükrümüzü arttırdı. Elhamdulillah...
Meşveretle yola çıkmamız, İstanbul’da güzel karşılanmamız, bir haftalık hizmet seyahatinden sonra yine İstanbul’dan güzel uğurlanmamız, bütün güzelliklerin mayası oldu.
İlk günümüzden son günümüze zamanımız, uyumaya az vakit bulacak kadar dolu dolu geçti. İstanbul’a ayak bastığımız gün, Yeni Asya Eğitim Kültür Ve Araştırma Vakfı’ndaki konferansa, akşam da Şirinevler’deki umumî derse katılmakla geçti.
***
Karda kışta, Karamürsel’de arabayı bakıma almamız bile başka simalarla tanışmamıza vesile oldu. Yalova ve İnegöl telefon görüşmeleri, sıcak bir alâkaya dönüştü. Adapazarı dershanesi, âşina simaların manevî ve dershanenin maddî klimasıyla sımsıcak oldu. Düzce’nin hakikaten “düzce” olduğunu, eğrilik eğilimlerini meşveretlerle düzeltmiş olduklarını müşahade ettik. Bursa’ya intikal edince, seyahat heyecanı doruk noktaya ulaştı. 1977’de Bursa Işıklar Askerî Lisesi’nde iken yazdığımız ve kitaba giren “Bursa’da Güzellik” şiirini bir daha yeniden ve daha âlâ yaşadık. Şiirimizin kısaltılmış hali, makalenin sonunda..
Hizmet Vakfı’nda, Ulucami’de ve Üftâde Hazretleri’nin mekânında depoladığımız sıcaklık; fırtınalı ve kar yağışlı Kardak Kayalıkları’nda bile tükenmedi.
***
Meselemiz, Avrupa-Türkiye hattında zaten var olan eğitim ve kültür ağına katkı sağlamak ve yeni bir boyut kazandırmaktan başka bir şey değildi. Yaşlarının ilk baharında olan gençlerimizi, Türkiye’den Avrupa’ya, Avrupa’dan da Türkiye’ye göndererek, okuma programlarımızı, medeniyetler arası kültür uzlaşısına dönüştürmek; hayat, ilim, irfan ve iman bahşeden bir projedir aslında. Böyle bir hizmetin uygulama alanı olarak uygun mekânların nerelerde var olduğuna bakmak, yerinde incelemek vesilesi, çok hayırlı ve verimli bir seyahate dönüşmüş oluyordu, şahs-ı manevî sırrıyla...
Şimdi; Avrupa’nın Paskalya ve yaz tatillerinde bölgemiz gençlerinin Risale okumaları programlarını icra edebilecekleri mekânları İstanbul’da, Düzce’de ve Bursa’da bilgi ve müşahade mesabesinde tanıyarak, sekreteryamıza iletme vazifesini ifa etmenin huzuru içindeyiz...
***
BURSA’DA GÜZELLİK
Güzel, hoş olmayan ne var Bursa’da?
Ne varsa, bütünü; yaş-kuru güzel.
Hem bulanık güzel, hem duru güzel,
Güneşi, bulutu, yağmuru güzel,
Uludağ adında bir sûru güzel,
Deresi, tepesi, çukuru güzel,
Çeşmesi, toprağı, çamuru güzel,
Renklerin yeşili ve moru güzel,
Manevî havası, huzuru güzel,
Ufkunda parlayan o nuru güzel..
Güzel, hoş olmayan ne var Bursa’da?