Üstad Said Nursî Hazretleri’nin Nutuk isimli eserini dolduran nutuklardan biri de İstanbul’da hamallara hitaben yapılandır.
“Ey hammallar!
“Sizin kalbinizde bu fikri ekiyorum. Zira kalbiniz hâli ve bozulmamıştır” beytinin ruhu sizden tecelli edecek. Kulak istemem, kalble dinleyiniz.”
Lebbeyk ya Üstad! İşte biz dahi seni kalbimizle dinlemek istiyoruz.
Evet, bu Nutuk baştan sona o kadar müessir ve hakikatlı bir hitaptır ki, şimdi merhum olan bir tarihçimiz bir zamanlar, “Said Nursî’nin hamallara hitabını okuyunca insanın hamal olası geliyor” demişti.
O tarihçinin hamal olası gelmiş. Biz ise zaten hamal isek, hem de “ihsan-ı İlâhî tarafından omuzumuza konulan kudsî dâvânın hamalı isek, Üstad’ın hamallara hitabını üzerimize alarak kalbimizle kulak verelim. Yerinden okuyarak tamamına, burada ise bu kadarına kalbimizi açalım:
“Bundan maada bizim üç düşmanımız var, bizi mahvediyor:
“Birincisi, fakr. Yalnız burada kırk bin hammal buna canlı delillerdir.
“İkincisi, cehl. Bu kırk binde kırk nefer, mürebbi-i efkârî olan gazeteyi bu zaman-ı terakkide okuyamamasıyla müsbittir.
“Üçüncüsü, keşmekeştir. Şimdi dörtyüz bin cesur muharib bir kuvve-i cesimeye malik olduğumuz halde ihtilâf-ı dahilîden dolayı mahv oluyor. “
Şimdi bilhassa şuna kalbimizi açalım ki, “Bu kırk binde kırk nefer mürebbî-i efkâr olan gazeteyi bu zaman-ı terakkide okuyamamasıyla müsbittir” sözünde “müsbit” olan, hem de Üstadça tesbit edilmiş olan nedir? Cahilliktir!
Nasıl yani, bu kudsî dâvânın hamalları için de mi? Evet!
Çünkü buradaki cehalet dinî-imanî mânadaki cehalet değil; Risale-i Nur hakikatlerinin içtimaî-siyasî hayata yansımasıyla da okunur-görünür kılınmasıdır ki, ekseriyetin bu alanda yanlış vaziyet almasından içtimaî derslerdeki cehlimiz ortaya çıkıyor.
Risale-i Nur’un içtimaî derslerini dikkatle ve anlayarak okuyup dinlemeyen, gazetemizi almayan veya alıp da okumayan bir kardeşimizden, içtimaî ve siyasî hayata isabetli bakış beklemek beyhudedir. Çünkü onun bu sahada fikrî altyapısı yoktur, fikir egzersizinden mahrumdur.
Üstâd bu cehaleti; fikirlerin terbiye edicisi mahiyetinde olan gazetenin okunmamasına bağlıyor. O zamanda Üstad’ın yazılarının da çıktığı “mürebbî-i efkâr” olan o gazete, bugün tam tamına Yeni Asya’dır. Bir zamanlar Yeni Asya’yı % 01 (binde bir) kıyaslamasıyla izah eden zat da bilmeyerek bu gerçeğe parmak basmış. Sanki övünülecek bir şeymiş gibi, kendisini yanlışta ısrar eden binde dokuz yüz doksan dokuzun içinde göstermek istemişti. (!) Üstad’ın Nutku’ndaki “kırk binde kırk nefer” (yani binde bir) kıyaslamasıyla ne kadar da örtüşüyor!
Ya Rab! Gazetemizin elli senelik sayfalarının hurufatı adedince Sana hamdolsun ki, bize “mürebbî-i efkâr” olan bir gazete ihsan etmişsin!
Vatan sathını mektep yapmayı gaye edinerek, biribirinden güzel kitap, dergi ve sair yayınlarıyla toplumun çeşitli kesimlerine ulaşma emelinde olan rehber bir Yeni Asya!
Hayatını Kur’ân’a ve Resulullah’a (asm) adamış Bediüzzaman Said Nursî’nin dâvâsını ve fikirlerini gün be gün gelişen hadiseler ortasında canlı tutma emelinde olan ve onun içtimaî ve siyasî duruşunu sembolize eden ve cihad-ı manevîde mühim bir mevki kazanan mücahid bir Yeni Asya!
Kur’ân-ı Azimüşşan’ın muhteşem ve mu’cizevî tefsiri Risale-i Nur’u, dünyaya duyurma ve tanıtma emelinde olan aziz, sıddık, gayretli ve fedakâr bir gazete!
Çıktığından bu yana takip ettiği müsbet ve müstakim çizgiyi, iç ve dış baskılara rağmen sürdüren; vatan, millet ve din namına istikrarlı ve kararlı duruşundan taviz vermeyen bir gazete!
Cumhuriyet dönemine tek partili sistemle giren, çok partili sisteme geçildikten sonra da, demokrasinin önü sık sık askerî ve sivil darbelerle kesilen bir Türkiye’de baskılara boyun eğmeyen kahraman ve cesur bir gazete!
Hak ve hakikatı baştacı yapan, haksızlıklara karşı duran, insan haklarını, demokratlığı, din-vicdan ve fikir hürriyetini her yerde, her zaman savunan hakperest, hürriyetperver ve demokrat bir gazete!
Türlü baskılara, tehditlere ve kapatılmalara maruz bırakılan, haricî ve dahilî darbelerle önü kesilmek istenen ve hatta hasımlarının, “Artık bu iş tamam, bir daha böyle bir gazeteden söz edilemez” dediği bir süreçte bile, Allah’ın (cc) izni ve inayeti, okurlarının güçlü dirayetiyle yeniden ayağa kalkıp yoluna devam edebilen, inayet ve ikrama mazhar bir Yeni Asya!
Kur’ân’ın emrine imtisalen işlerini meşveret ve şûrâyla yürüten şaşmaz ve sarsılmaz bir gazete!
Öyleyse herkesin ve her kesimin, satırları arasında kendisini görebileceği bu gazeteyi herkese ulaştırma gayreti içinde olalım. Bunun için en büyük güç kaynağı mevcut okurlarımızdır. Aman ha onlara toz kondurmayalım!..