Üç tarafının denizlerle çevrili olmasının hem ülke güvenliğine, hem turizme, hem ulaşıma, hem taşımacılığa ve hem de ekonomiye olan katkısının tartışalamaz bir boyutu vardır. 

Velâkin maatteessüf ülkenin bu stratejik konumundan tam faydalanılamıyor. Dışa güdümlü dış politikalar ve kapalı devre çalışan zihniyetler, karanlık emellerin oyuncağı olmaktan kurtulamıyor. Ayağa kadar gelen nimetler tepiliyor, gözün önü görülemiyor. 

Ve dudaklardan üç kelimelik bir nida:

İşte böyle Türkiye!

Avrupa ve ABD için Türkiye neden hep “vazgeçilmez müttefik” olmuştur? Emellerine ulaşma yolunda, her defasında olabildiğince güçlü bir irade ile Türkiye kartını kullanırlar da ondan. Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) uygulamasında, hiçbir ülkeye olmadığı kadar Türkiye’ye ihtiyaç duyulmuştur. Bir numaralı “liderimiz” de, bu projede eşbaşkanlık rolünü üstlenmiştir. Peki kazanç ne olmuştur? Kazancımız “kazan” olmuştur, kazan! Orta Doğu’da ve sınırlarımızda hep kaynayan kazan!

İşte böyle Türkiye! 

Gelecekte petrolden sonra en önemli maden yatağını oluşturacak olan bor madeni bakımından da Türkiye zengindir. Dünya bor rezervlerinin yüzde 60’ı Türkiye’dedir. Bu yüzden, menfaat zebunu Batı, hiçbir zaman Türkiye için “geçti Bor’un pazarı, sür arabanı başka diyara” diyemiyor, Türkiye’den asla vaz geçemiyor.

Türkiye ise, ayağının altında bulunan maden yatakları zenginliğini yeterince değerlendiremiyor. Ticarî, siyasî ve kültürel alanda kıt’alar arası bu derece köprü olma vasfını kullanma yönünde müşahhas hamleler atamıyor. Hem kendi milletine, hem de dünya barışına büyük çapta katkı sağlayacak parlak teşebbüslere yanaşamıyor.

İşte böyle Türkiye!

AB’ye bağlı bazı devletler, Türkiye’nin bu stratejik ağırlığından, dinamizminden, bütün inanç ve kültürlerle olan güçlü bağından ve bilhassa İslâmla bütünleşme rolünden dolayı aralarına almaktan çekinmiş olacaklar ki, AB’ye tam üyelik yerine “imtiyazlı ortaklık” önermişlerdi. Yani tam aralarına alma cesaretini gösteremedikleri gibi, uzak durmayı da göze alamıyorlar.

Ama asıl sorumluluk yine Türkiye’nindir. Türkiye dersine iyi çalışmış olabilseydi, AB kriterlerine uygun adımları atmaya devam edebilseydi, öteden beri ve hâlâ Türkiye’yi AB’de görmek isteyen Birlik üyesi bazı ülkeler, karşı olan ülkeleri ikna yönünde her türlü gayreti göstereceklerdi. Ama şimdi Türkiye dostu ülkelerin de üzülerek izlediği hukuksuz ve antidemokratik uygulamalar boy veriyor ülkede.

İşte böyle Türkiye!..

Kim bilir, belki de bu halimiz; Türkiye için büyük bir şans ve değer olan Bediüzzaman gerçeğini algılayamamanın, ona kulak tıkamanın bir cezası olabilir. Hem de; ülkeyi kalkındırmak, toplumu refah seviyesine ulaştırmak, millî iradeyi hâkim kılmak, hak ve adaleti te’sis etmek, hürriyet havasını estirmek için var gücüyle çalışan Demokrat kadroların darbelerle işbaşından uzaklaştırılmasına sessiz kalmanın cezasıdır, millet olarak çekiyoruz..

Biz böyle diye diye...
 Korunuyor seviye... 

     Göç ediyor Suriye..
      Kucaklıyor Türkiye...

           İşte böyle Türkiye!..
            İşte böyle Türkiye!..