"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medeniyet mi, deniyet mi?

Mikail YAPRAK
31 Ocak 2019, Perşembe 23:59

Mazlûmların üstüne yürüyorlar sürüyle…

Vahşette yarışıyor bir zalim öbürüyle…

Medeniyet namına işlenenlere bak ki:

İnsanlar “takas” olmuş hayvaniyet türüyle…

**

Her iki dünya harplerinin insanlığa verdiği zararlar ve çektirdiği azaplar gün gibi ortada iken, hâlâ bazı zalim, müstebit ve şımarık kafaların bundan ders almayarak, çeşitli bahanelerle dünyayı ateşe verme çabaları ve barışa yanaşmamaları, acaba her iki dünya savaşlarından daha dehşetli akibetlere dâvetiye çıkarma mânâsına gelmiyor mu? 

Kastamonu Lâhikası’nda, İkinci Dünya Savaşının zâlimlerinin suçları şöyle tesbit edilir: 

“Bin mâsum çoluk çocuk, ihtiyar, hasta bulunan bir yerde, bir iki düşman askeri bulunmak bahanesiyle bombalarla o­nları mahvetmek; ve tabakat-ı beşer cereyanları içinde, burjuvaların en dehşetli müstebitleri ve sosyalistlerin ve bolşeviklerin en müfritleri olan anarşistlerle ittifak etmek; ve binler, milyonlar mâsumların kanlarını heder etmek ve bütün insanlara zarar olan bu harbi idâme ve sulhu reddetmektir.” 

İşte böyle suçlar ve cürümler işleyen zalimlerin ahiretteki âkibetleri dehşetli cehennem azapları olmakla beraber, dünyada bile (zulüm cezasız kalmaz kaidesiyle) en dehşetli akibetlerle cezalarını çekmişlerdir. 

“Adalet-i İlâhiye, İslâmiyete ihanet eden mimsiz medeniyete öyle bir azab-ı mânevî vermiş ki, bedevîliğin ve vahşîliğin derecesinden çok aşağıya düşürtmüş. Avrupa’nın ve İngiliz’in yüz sene ezvâk-ı medeniyesini (medeniyetin nefsanî zevklerini) ve terakkî ve tasallut ve hâkimiyetin lezzetlerini hiçe indiren mütemadî korku ve dehşet ve telâş ve buhran yağdıran bombaları başlarına musallat etmiş.” (A.g.e., 21) 

Bu medenî(!) devletlerin başlarında bulunanlar; üstünlük, hâkimiyet, ilişmek ve saldırmak çabalarından menhus bir lezzet almakla beraber, devamlı korku ve dehşet ve telâş ve buhran yağdıran bombaları başlarına musallat etmiyorlar mı? 

Batı’nın Kur’ân’la barışık olmayan “mim”siz medeniyeti, hâl-i hazırda menfi esaslara binâ edilmiş. Maddî harikaları, teknolojiyi kendi çalışması ve gayreti olarak görüyor, şükretmiyor. Maddeperestlik fikriyle şirke düşüyor. Böylece kötülükleri iyiliklerine gâlip geliyor. 

Böylece işlenen cürümlere ortak olunarak, ekseriyet teşkil etmesine ve umumî musibetlerin celbine ve devamına sebep olunur. 

Allah muhafaza etsin.

Myanmar Arakan’da, Doğu Türkistan’da ve Orta Doğu’da kan, gözyaşı, zulüm, vahşet diz boyu..

Ya Türkiye’de neler oluyor? 

Bunu da yaşayanlar bilir. İftiralara ve zulümlere maruz kalanlar, acı çekenler bilir. Bolluk içinde yüzenler, paraya ve servete boğulanlar bilmezler. Açlık sınırında günlük ekmeğe muhtaç olanlar bilirler ki; gidişat iç açıcı değil, iç karartıcıdır. Ve saltanat heveslileri bilsinler ki; bu kafa, ülkeyi medenî müreffeh ülkelere değil, Orta Doğu ülkelerine yanaştırır!

Unutulmamalı ki, Bediüzzaman Hazretlerinin Türkiye’ye yüklediği misyon; gerçek medeniyeti hem Doğu’nun hem Batı’nın zalim yöneticilerine göstermektir.

Okunma Sayısı: 2056
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı