İlk bakışta bu sıfat tamlaması size garip gelebilir.
Lâkin bu hususta uzmanca hazırlanan bir çalışma üzerine bizzat konu uzmanınca verilen semineri takip ettiğinizde hayretten hayrete düşer, bir daha ve bir daha izlemek istersiniz.
Nurcuların nitelikleri ve toplum hayatı içinde ifa ettikleri vazifeler ile kandaki alyuvarların nitelik ve vazifeleri arasında birbirine birebir tevafuk eden benzerlikler olduğunu gözünüzle görür, aklınızla tasdik edersiniz.
İslâm’ın “fıtrat” dini olduğunu, vahye ve fıtrata istinad ettiğini bir kere daha bu vesileyle hatırlarsınız. Kaynağı Kur’ân ve Sünnet olan Risale-i Nur’un; “Sünnetullah” tabir edilen kanunlara ne kadar muvafık ders verdiğine hayretle şahit olursunuz. İnsan vücudu için “ab-ı hayat” olan kanın içinde vazife yapan “alyuvarlar” ile bu Ahirzamanda insan toplumu içinde vazife alan Nurcuların faaliyetleri arasında ne kadar benzerlik olduğunu ibretle görürsünüz.
Mukayese ede ede öyle bir noktaya gelirsiniz ki: “Nurcular alyuvar gibidir” ifadesi yerine daha gerçekçi bir ifade ile, “Nurcular alyuvar gibi olmalıdır” dersiniz. Ya da nazarınızı insan unsurundan ve kendinizden alıkoyup tamamen alyuvarlara hasr-ı nazar ederek katıksız ve tereddütsüz bir ifade ile “Nurcu Alyuvarlar” diyerek, beşerî Nurculara da o aynada kendilerine bakmalarını tavsiye edebilirsiniz.
Gerçi bu harika çalışmanın slaytı; bulunduğu internet sitesinde izlenerek bir derece istifade edilebilir. Lâkin asıl istifade, konuya tam vakıf olan Prof. Dr. Ömer Onbaş Hoca’nın anlatımıyla mümkün oluyor. Buna bizzat şahit olduk, hem de iki defa..
Avrupa’da bu slaytı bilvesile (bir kısmımız) ikinci defa izlemiş olduk. Birini geçen yıl Salzburg civarı bir mekânda, diğerini bu yıl Viyana’da..
Şimdi bir kaç noktada Ömer Onbaş Bey’in gözüyle mukayese yaparak; alyuvarların mı daha çok “Nurcu”, Nurcuların mı daha çok “alyuvar” olduğuna bakalım:
• Alyuvarların vazifesi, hücrenin her zaman ihtiyacı olan oksijeni taşımak ve gerekli yerlere ulaştırmaktır. Oksijeni olmayan hücre en fazla 5 saniye yaşayabilir ve oksijeni yalnız alyuvar taşıyor. Nurcular da her insanın her zaman ihtiyacı olan imanı taşırlar ve iman hakikatlerini ihtiyacı olanlara ulaştırmakla manen vazifelidirler. Oksijene her hücrenin ihtiyacı olduğu gibi, bu zamanda her insanın imana ekmek gibi ilâç gibi ihtiyacı var.
• Alyuvarlar, disk şeklinde olan en dayanıklı ve esnek hali almak için hücrenin benliğini ve genetik mirasını ifade eden çekirdeklerini atarlar ve bu sayede çok ince olan damarlardan da kolaylıkla geçip vücudun her yerine ulaşabilirler. Nurcuların da alyuvarlar gibi, en dayanıklı hale gelmeleri ve vazifelerini yapmaları için en tehlikeli damar olan enaniyeti terk etmeleri gerekir.
• Alyuvarlar bütün ihtiyaçlarını içinde bulundukları kan havuzundan karşılıyorlar. Enaniyetini atan Nur Talebeleri de bütün ihtiyaçlarını şahs-ı manevî havuzundan karşılar.
• Alvuvarlar, vazifede süreklilik için damar duvarından uzak duruyorlar. Negatif yükleri olduğu için hep ortada toplanıp duvara yapışmıyorlar. Nur Talebeleri de Nur’daki İhlâs prensibiyle dünyanın cazibesinden etkilenmezler, şahsî menfaatten uzak dururlar; korku, hastalık, makam, mevki, derd-i maişet ve tama gibi damarlar kullanılarak cezb ve celb edilmelerine karşılık dünyaya yanaşmazlar, bu sayede vazifelerinde fütur getirmezler.
• Alyuvarlar, kesif maddeleri yüklenip fedakârlık gösterirler, başkasının yükünü taşırlar. Nurun mesleğinde de bunun ismi şefkattir.
• Alyuvarlar çekirdeklenebilirler. Çekirdekli alyuvar sayısının artmaya başlaması kötüye gidişin işareti. Alyuvarları çekirdeklenen vücud hayatiyetini kaybediyor, çekirdeklenmeyenler kurtuluyor. Nur’un mesleğinde benlik, enaniyet, makam sahibi olmaktan yani çekirdeklenmekten öldürücü zehir gibi kaçılır.
• Alyuvarlar çürümüyor. Ölümleri yokluk değil, başka alyuvarların üretilebilmesi için yeniden kullanılabiliyor. Nur Talebelerinin de kardeşleri adedince ruhları var, sevap cihetinde yaşıyorlar yalnız günah cihetinde ölüyorlar.
• Alyuvarların; oksijeni taklit eden karbon monoksitlerden sakınmaları lâzım. Bunlar sessiz katillerdir. Risale-i Nur Talebesinin ve şahs-ı manevîsinin sessiz katili de, siyasetin cazibesine kapılıp, meslek ve meşrepten ayrılmaktır.
• Alyuvarlar kalp attığı sürece durmazlar, dururlarsa ölürler. Bunun Nur mesleğindeki karşılığı da şevk-i mutlak prensibidir. Şevkimizi bozmamamız gerekir.
Hayat devam ediyorsa vazife bitmemiştir.
Alyuvarlardan Nurlara semineri
Nurcular alyuvar gibi