Türkiye yönetiminde yeni bir sisteme girildiği 9 Temmuz akşamı ihtişamlı bir törenle yüksek perdeden ilân edildi. Bu sistemle yola devam edecek olan Türkiye de “Yeni Türkiye” olarak vasılandırıldı.
Pekâlâ...
Acaba bu Yeni Türkiye ile bizim Yeni Asya’nın arası nasıl olur ve nasıl devam eder?
Elcevap: Yeni Türkiye ve yeniden şekillenmiş devlet yönetimi adına söz bize düşmez. Yeni Asya ise, her zaman olduğu gibi; menfîlikten ve tahrikten uzak, müsbet çerçevede yanlışa yanlış, doğruya doğru diyerek yoluna devam eder.
Sual: Hangisi hangisine ne verir veya hangisi hangisinden ne alır?
Elcevap: Menfaat ve dünyevî çıkar olarak YeniAsya’nın devletle ve hükümetlerle hiçbir dönemde hiçbir alış verişi olmamıştır. Ama neşriyatiyle vatan sathını mektep yaparak ilim ve fikir sahasında büyük hizmetlere imza atmıştır. Devletin ve hükümetlerin işini kolaylaştıracak asayiş ve emniyete büyük katkılarda bulunmuştur. Yarım asırlık arşiv ortadadır.
Sual: Hangisinin hangisinden çekeceği var?
Elcevap: Elbette devlet, devlet olma vasfıyla, hükümet hükmetme edasıyla ve her vesileyle kendini göstermiştir ve gösterecektir. Ama bir Üstad Bediüzzaman gerçeğini de göz ardı edemiyecektir. Bir asra yakın mücadeleli bir ömür içinde mahkeme kürsülerini ders kürsüsü, hapishaneleri mektep yapan bir Bediüzzaman.
Yazdığı eserlerinin müdafaalarını da ders kitapları halinde tarihe mal eden bir Bediüzzaman.
Der ki: “Âsâyişe ve idareye ilişmeyenin hürriyet-i şahsiyesi her hükûmette vardır ve ilişilmez. Ve hükûmet ele bakar, kalbe bakmaz.”
Yine der ki: “Elbette ve elbette, hikmet-i hükûmet ve kanun-u siyaset ve düstur-u adâlet bana ve benim gibi kardeşlerime ilişemez. Ve ilişen, her halde ya evhamından, ya garazından veya inadından ilişir.”
Bugün de Üstâd’ın duruşuna amade ve fikirlerinin naşiri olan bu gazeteye ya evhamlarından, ya garazlarından veya inatlarından ilişenlerin bu gazeteden çekecekleri var.
Birincisi: Çekmek istedikleri sahaya çekemedikleri ve çekemeyecekleri için Yeni Asya’dan çekecekleri var.
İkincisi: Zaten her defasında haksız ve mesnetsiz iftiralarının altında kalmışlardır ve kalacaklardır.
Yeni Asya’nın hedefinde şahıslar yoktur, partiler de yoktur, hükümetler de yoktur.
Hakka hukuka, adalete ve genel ahlâka aykırılık nereden gelirse gelsin, Yeni Asya’yı karşısında bulur.
Bunun ispatı için, gazetenin yarım asırlık arşivi ortadadır, dileyen dilediği zaman bakabilir.
İşte bakınız 48 yıl önce ön sayfadaki manşeti şöyleydi:
“19 Mayıs için ne dediler?
‘AP iktidarının sesimize kulak vermesini istiyoruz’
Kızlarımız stadlarda teşhir edilemez”.
Gelin görün ki, Yeni Asya’yı toptancı ve kasıtlı bir zihniyetle hedefe koyanlarda, haklı bir noktanın zerresini bulamazsınız.
Yeni Asya ayna gibi şeffaf olduğu için, o şarlatan saldırganlar da bu aynaya baktıklarında kendilerini görmüş olacaklar ki, “Fetö” yaftasını yapıştırırlar. Kendi ürünleri, kendi bumerangları ve kendi icatları olan “Fetö”yü, hiç utanmadan, arlanmadan ve yüzleri kızarmadan başkalarında ararlar. Haydi öyleyse biz de bunlara pek haklı olarak “Fitö” diyelim o zaman.
Yani: Fitne Terör Örgütü. Öyle bir fitne ki, ‘fetö’ dahil bilumum fitnelerin imalatçısı olan bir fitne.
HA BİR DE PARLAMENTO VAR
Yeni sistemde Cumhurbaşkanının atadığı bakanlar, yeni kurullar ve ofisler açıklanırken, son anda spikerin aklına parlamento geldi. “Ha bir de parlamento var” dedi. Milyarlarca lira harcanarak yapılan seçimde milyonlarca seçmenin seçtikleri son anda akla geldi. “Ha bir de millet var” dercesine bir şey.
Haydi medyadakini de biz hatırlatalım: Ha bir de Yeni
Asya var.