"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ben yaşamadım ki ona sorun...

Mikayil İşleyen
30 Mart 2023, Perşembe
Depremi ben yaşamadım ki ona sorun; o (aile dostum) anlatıyor, ben ağlıyorum, ağlayabildiğime de şükür...

Anlatıyor ve ekliyor, “Bana niye soruyorsun ki “üzerime basma beni öldüreceksin” diye feryat eden enkazdakine sor. Depri ben değil o yaşadı..” Ama ona soramadım ki. Sorduğum aile dostumun anlattığını anlatayım bari:

“Hocam, düşünülebilir mi bilmem ama bir baba düşünün. Yol iki taraftan enkazla kapalı, çıkış yok, (benim oturduğum yan mahallede, Cumhuriyet caddesi ile paralel olan, bir ucu belediye binasının arkasına, diğer ucu Antakya lisesine çıkan ara sokak) hasarlı binanın önünde yolda, iki çocuğu sağında ve solunda, bacağına sarılmış, hanımı ile kızı önünde, tutunuyorlar birbirine...  Önleri ve arkalarından hasarlı, her an yıkılabilecek bina, sol ve sağ enkaz, yer sallıyor bir taraftan..  Çocuklar “baba düşeceğiz ayakta duramıyoruz” diyorlar. Gök yırtılmış ne varsa boşaltıyor yukarıdan aşağıya... Sudan çıkmış ördek gibi... Hava soğuk, ortam karanlık... Yerin ve göğün seslerine karışan enkazdan yükselen yardım çığlıkları “imdat, ben yaşıyorum, yardim edin, kızım beni duyuyor musun, ahhh... ayağım, göremiyorum....” 

Yardıma koşmak istiyorsun çocukların, ailen engel, “baba bizi bırakma, baba korkuyoruz...” Bir çocuklarına bir enkaza, bir yere bir de göğe bakabiliyor ve çaresizliğin alasına yakalanıyorsun.... Artık enkaza aldırmıyorsun, yeni korkun var. Zira sallanıyor yer halen ve boşluğuna sığındığın binalar da çökerse ‘ailemi nasıl kurtarırım?’ diye yolun ortasına çekiyorsun aileni.. Gözün bir önde bir arkada acaba yıkılır mı, yıkılırsa nasıl kaçabiliriz, yardım gelir mi, ne zaman gelir? 

Gün aydınlanır yavaş yavaş yaşadığına bile sevinemezsin... Yağmur kesilir bir an... ama çocuklar üşür, tehlikeye rağmen “girme” uyarılarını dinlemez adeta hırsız gibi evden eşyanı alır kaçarsın... Getirdiğini çocuklarına giydirir, ısıtmaya çalışırsın ama çevrendeki mahzun bakışlar göğü tekrar ağlatır haline, çabanı da yıkar da gider... Gün boyu günahlarını yıkar gök... Hatalarını silkeler yer... Yardım gelmez bir türlü... Bir ara hadi dersin, niyetin enkazın üzerinden geçip daha rahat bir yere çıkmak ama üçüncü adımında “ahhh, yapmayın, nefes alamıyorum, öldüreceksin beni” sesi ile iliklerin donar. Geri döner donuk halde kalırsın. Aradan ne kadar zaman geçer bilmezsin... Küçük kız “ben acıktım” der... Her türlü engellemeye rağmen bu defa dairene mutfak hırsızlığına girersin. Vur kaç ile aldığın bir kaç yiyeceği ağzına koymadan bu defa oradaki tüm çocuklara pay edersin... Hava kararmaya dönünce mutlaka çıkmalı dersin ve aileni zorlaya zorlaya, vicdanını, ruhunu bir kenara koyarak dağ yığını enkazı geçersin diğer tarafa ama işin acısı enkazdan çıkan seslerin de çoğu yok! 

Ateş yakmış bir gruba yaklaşırsın açarlar hemen size ateş başında bir yer, ısınır korunmaya çalışırsın biraz, bekleşirsin bir müddet. Isınınca aklına araban gelir, anahtarı ve ceb telefonu için üçüncü hırsızlığa gidersin... Oh artık sığınağın var.. Üç  geceyi arabada geçirirsin... En azından ıslanmıyor  üşümüyorsun... Evinden kaptı kaçtı ile gelenleri dağıtıyor bu alanda büyükler küçüklere... Çareler arıyorsun ama olmuyor, gitmek istiyorsun benzin az... yiyecek yok, su yok... Üçüncü günü farkediyorsun ki sen daha ağzına birşey koymamışsın... Onu da  dostunun uzattığı ekmekle anlıyorsun... Üçüncü günü Muğla’dan sana, senin için, özel gelen dostun sana biraz yiyecek, giyecek ve biraz benzin veriyor. Bir nefes alıyorsun nihayet, senin sevenin, düşünenin olması ne büyük saadet. Onunla çıkıyorsun yola ama yolda gördüklerinle yaşadıklarına da şükrediyorsun...

Anlatılamaz, anlaşılamaz.. Zira ben kendi çocuklarıma, depremzede olmama, aynı atmosferi, aynı afeti, aynı saatlerde yaşayan ama biraz daha az yaşayan biri olarak kendi öz çocuklarıma anlatamadıktan sonra, ben nefsime ve aileme bakınca “BEN HİÇ mi hiç YAŞAMADIM DEPREMİ, DERSİMİ DE ALAMADIM, MEVLAM SEN AFFET” dersin... Olsa olsa,  zaman geçtikçe hikaye olarak dinlenir… Belki istifade eden olur da affa vesile olur....

Okunma Sayısı: 1088
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı