"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsmim beni hep terletti

Misbah ERATİLLA
18 Mart 2018, Pazar
Yedi yaşımdan gün aldığım yıldı ve artık “okullu” olma zamanım gelmişti.

Babamın elini sımsıkı tutup okul kapısından içeri girdiğim o an, daha dün gibi aklımda. Bazı anılar yılların törpüsüyle eskimez ya, okula ilk adımımı attığım o an da zamanın törpüsüyle eskimeyen nadir anlardan işte. 

Okulu hep uzaktan seyrederek tanımıştım. Çevremdeki benden yaşça büyüklerin bana aktardıklarından ibaretti okul hakkında bildiklerim. Biraz korkulu, biraz gizemli, biraz da heyecan verici bir mekândı, hayalimdeki karmaşık duyguların renkleriyle boyanmış okulun resmi… Okul koridorlarından geçerken ‘korku tünel’inden geçiyor gibiydim. Her adım atışımda babamın elini daha sıkı tutuyordum. Yüreğimde hakim olan duygu ‘korku’idi. Uzun ve ışıksız koridoru yürüdükten sonra birçok kişinin bir arada çalıştığı genişçe bir odaya girdik. Babam, masada oturan kişiye kayıt yaptırmak için geldiğini ifade etti. Masada oturan kişi, babamın yüzüne bakarak: “Kimlik!” dedi. 

Babam, gömleğinin cebinden kimliğimi çıkarıp görevli adama uzattı. Masadaki adam önce kimliğime baktı, sonra yüzüme bakıp gülümsedi. Şaşırmıştım. Beni tanımayan birinin yüzüme bakıp manalı manalı gülmesine başta anlam veremediysem de olayın aslını anlamakta gecikmedim. Masadaki adam karnından konuşur gibi kimliğe bakarak “Şemi!” diye mırıldandı. İsmimi telâffuz ederken de gülmeye devam ediyordu. Okula kaydolmuş olmanın sevincini yaşayamadan ismimin farklılığı üzerinden ötekileştirilmiş olmanın baskısını hissetmiştim küçük yüreğimde.

Okulların açılması üzerinden birkaç hafta geçmişti. Öğretmenimin her sınıf yoklaması esnasında ismimi alaylı bir telâffuz ve manalı bir gülüşle seslendirmesi, beni iyiden iyiye rahatsız eder olmuştu. Bir süre sonra sınıftaki öğrencilerin de “Şemi” ismini duyduklarında kahkaha atarak gülmeye başlamaları, bana yüzleşmem gereken problemin büyüklüğünü acı biçimde hissettirmişti. Okul, artık benim için ateşten bir çukur olmuştu ve ben bu ateşin içinde yanıyordum. İsmimin her telâffuz edilişinin ardından alaylı sesler ve gülüşmeler ayyuka çıkıyordu. İsmim, yaralı yanım ve ben bu yaralı yanımdan sürekli dağlanıyordum.

Yine bir teneffüs arasıydı. Sınıftaki sıramda oturmuş, yalnızlığımı dışarıyı seyrederek unutmaya çalışıyordum. Bir an babamı sınıf kapısında görünce heyecanlandım. Babam sınıf kapısı önündeki öğrencilere bir şeyler soruyordu. Çocuklar beni işaret ettiklerinde babamın beni aradığını fark ettim ve ona doğru yürümeye başladım. Babam beni görünce o da bana doğru yürümeye başladı ve herkesin duyabileceği bir ses tonuyla: “Şemi, oğlum! Öğretmenine derslerini soracağım, gel beraber öğretmenler odasına gidelim!” dedi. O anda sınıftaki bütün öğrenciler kahkahayla gülmeye başladılar. Her kahkaha bir kaya parçası gibi kafama iniyor, beynimi zonklatıyordu. Kahkahalar yankılanırken kulağımda; utancımdan gözlerim yaşarıyordu. O an kendimden, ismimden, bana bu ismi veren babamdan ve ismimle ilintili her şeyden nefret ettim. Bu ismi duymak istemiyordum artık!

Önceki gün babama sormuştum: “Baba niye ‘Şemi’ ismini verdin bana?” Okuduğu bir kitaptan esinlenmiş. Kahramanın adıymış ‘Şemi’. O ismi çok sevmiş. Ondan etkilendiği için de bana bu ismi vermiş. Gerçekleştiremediği hayalini bende yaşatmak istemiş. Ama babam bilemezdi ki okuldaki öğrenci ve öğretmenlerin bu isimden ötürü benimle nasıl alay edebileceğini! Ah babam, ah! Taşıdığım bu isimle ne acılar çektiğimi bir bilsen! Gizli saklı köşelerde yalnızlığımı yudumlarken ne çok ağladığımı bir bilsen! Sırf bu ismi taşıdığım için okulun benim için Cehenneme döndüğünü nereden bilebilirsin ki? Babamla öğretmenler odasına giderken, uzun ve ışıksız koridorda kendi iç dünyamda kurduğum mahkemede babamı yargılıyordum. Ve üst perdeden haykırıyordum ona; babam sanık, ben ise yargıç: “Madem çok seviyordun o kahramanı ‘Şemi’ ismini neden kendine vermedin? Neden hayallerinin kurbanı olarak beni seçtin baba?” 

Tabi bunu hiçbir zaman açık açık söyleyemedim babama. Bir devlet sırrı gibi gönül sandukçamın kapalı kapıları ardına gizledim hep bu sözleri. Ben bu iç muhasebelerin yükü altında kıvranırken babamla öğretmenler odasının kapısına kadar geldik. Babam içeri girdi, bense ürkek bakışlarla içeriyi kapı eşiğinden izlemeyi tercih ettim. Öğretmenim benden memnun olduğunu ifade ediyordu babama. Söylediklerini tam işitmesem de yüz ifadesi bunu anlatıyordu.

Okulda benim gibi ismi kendisine çelme takan çocukları gördükçe yalnız olmadığımı anlamaya başlıyordum. “Devrim, Evrim, Aşkın, Berdil, Tayanç, Duyal, Fidel, Gaffar, Aydilge, Ayetullah...” gibi isimler, babalarının hayatlarında yapamadıklarını çocuğuna yükleyerek gerçekleştirmek istedikleri hayallerin yansımalarıydı.

Bu işkence on sekiz yaşımı dolduruncaya kadar sürdü. Bu ismi daha fazla taşıyacak takatim kalmamıştı. Nüfus müdürlüğüne gidip durumumu müdüre anlattım. Müdür beni dikkatle dinledi. Hâlimi anladığını zannediyorum. Bana, “Eğer ismini değiştirip yeni bir isim almak istiyorsan mahkemeye gitmelisin. Şimdi sana ek bir isim verip iki ismi kullanabilirsin.” dedi. Mahkemeye gitmeden hemen oracıkta ismimi “Ş. Şemsettin” şeklinde değiştirdim. Kimliğimi yeniledim. Hayata gözlerimi yeniden açmış gibiydim.

Hiçbir zaman ismimin başındaki “Ş.” kısaltmasının ne anlama geldiğini kimselerle paylaşmadım. Artık ismimi her yerde göğsümü gere gere söyleyebiliyordum: Adım Şemsettin! Çok mutluyum; çünkü adım anıldığında artık kimse gülmüyor ve benimle alay etmiyor.

Okunma Sayısı: 3783
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mirhan

    18.3.2018 09:34:49

    Yazılarınızı beğenerek takipteyim 👏🏼👏🏼👏🏼👏🏼 Yüreğinize sağlık

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı