"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Öğretmenler Günü hediyesi

Misbah ERATİLLA
25 Kasım 2016, Cuma
Kasım ayının sonlarıydı. Kış iyiden iyiye kendini hissettirmiş, hava buz kesmişti.

Bu yıl, sınıfımız bir türlü ısınmıyordu. Her gün, soğuktan üçüncü derse kadar ayaklarımı hissetmiyor gibiydim. Teneffüslerde okul bahçesinde koşarak biraz da olsa ısınmaya çalışıyordum. Yeni gelen sınıf öğretmenimiz bir bayandı. Ona birkaç gün içinde ısınmıştım. Erkek olan eski öğretmenimizle çeşitli oyunların yanında en çok da futbol oynardık. Yeni öğretmenimiz de futbolu çok sevdiğimizi görmüş olacak ki, okul bahçesinde bize çift kale maç oynatmaya başladı. Ayrıca bu öğretmenin dersleri oyun havası içinde işlemesi çok hoşuma gitmişti. Derste sıkıldığımızı görünce bize hemen şarkı, türkü söyleterek rahatlamamızı sağlıyordu. Gün geçtikçe öğretmenimi daha çok seviyordum. Öğretmenimin gözüne daha çok girmek için derslerime daha çok çalışıyordum ve derslerde parmağım sürekli havadaydı. Öğretmenimin de beni sevdiğini hissediyordum. Derse karşı ilgim öğretmenimin dikkatini çekiyor ve beni her defasında güzel sözlerle takdir ediyordu.

Küçük bir evimiz, kalabalık bir ailem vardı. Dördü erkek, üçü kız yedi kardeştik. Evin tek çalışanı da babamdı ve küçük bir kamyoneti vardı. Sebze halinde yük taşımacılığı yapıyordu. Babamın gece gündüz çalışmasına rağmen zor geçiniyorduk. Annem ise bize yemek yetiştiremiyordu. Açlık kardeşler arasındaki saygıyı ortadan kaldırdığı için sürekli kavga ederdik. Sofraya az gelen yemeği hızlı hızlı lokmalarla midemize indirirdik. Bir lokma fazla yemek için yemeği çiğnemeden yutardık. Genellikle sofrada çok ekmek az yemek bulunurdu. Harçlığım olduğu günler çok nadirdi ve benim için unutulmaz, özel günlerdi. Yokluk ve yoksulluk sağanak yağmur gibi her yanımıza vuruyordu.

Babamın sağlık sigortası olmadığından bizim de sigortamız yoktu. Annem hasta olmamam için hep duâ ederdi. Bir gün hastalandığımda muayene ve ilâç parası bulamadığı için babamın zor durumda kaldığını annemle konuştuklarında duydum ve o gün çok üzülmüştüm.

24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaşmıştı. Sınıfımızdaki öğrencilerin öğretmene pahalı ve gösterişli hediyeler aldığı konuşuluyordu. Bazıları ise şimdiden aldıkları çok özel hediyeleri paketlediklerini söylüyorlardı. Hâlbuki ben öğretmenimi bütün çocuklardan daha çok seviyordum. Öğretmenime unutmayacağı Öğretmenler Günü hediyesini almak için babamdan para istemeliydim. Babam akşam işten yorgun argın gelmişti. Utana sıkıla ona yaklaştım ve “Baba!” dedim. Önce sesini çıkarmadı. Bir daha “Baba!” dediğimde bana döndü “Ne var?” dedi.  “Bana para lâzım!” dedim. Babam: “Ne yapacaksın parayı oğlum?” dedi. “Öğretmenler Günü’nde öğretmenime hediye alacağım” dedim. Bir an duraksadı. Ben bu duraksamanın ne anlama geldiğini iyi biliyordum ve duymak istemediğim cümleler döküldü dudaklarından: “Bu yıl Öğretmenler Günü için hediye alma, seneye alırsın” dedi. Babam: “Oğlum bu aralar iş yok, ekmek parasını zor buluyoruz” deyince babama içimden çok kızdım. Babam beni öğretmenimden ayırıyordu. Sesimi yükselterek: “Niye paramız yok? Niye herkesin var da yalnız bizim yok!” dedim. Babam: “Sen anlamazsın!” deyip bir daha benimle konuşmadı.

Para bulamıyordum. Öğretmenler Günü yaklaşmıştı ve hâlâ öğretmenime bir hediye alamamıştım. Sınıf arkadaşlarım öğretmenimize güzel ve pahalı hediyeler getirecek, öğretmenim de onları çok sevecekti. Çaresiz ve üzgündüm. Aniden aklıma bir fikir geldi. Ben de çok sevdiğim bir şeyi öğretmenime hediye olarak götürebilirdim. Öğretmenler Günü gelince bir ay önce doğan kedimi kartondan bir kutuya yerleştirerek öğretmenime hediye olarak götürdüm. Öğretmen sınıfa geldi ve her öğrenci sırayla hediyesini öğretmenin masasının üstüne bıraktı. Sıra bana gelmişti. Ben de sevinçle kutu içindeki kediyi öğretmenimin masasının üstüne bıraktım. Öğretmen kutunun kapağını açıp içine baktıktan sonra şaşırmış bir şekilde gözlerimin içine baktı. “Bu ne?” dedi. “Öğretmenler Günü hediyeniz.” dedim. Öğretmenim; bir an durdu, etrafına bakındı: “Teşekkür ederim yavrum” dedi. Bu arada sınıftaki çocuklar gülüşüyordu. Öğretmenim hediyeme sevinmişti, ama çocukların gülüşmeleri hoşuma gitmemişti. Ödevini başarıyla tamamlamış, çalışkan bir öğrenci gibi sırama geçip mutlu bir şekilde arkama yaslandım.

Aradan iki hafta geçmişti. Öğretmenim, ona hediye olarak verdiğim kediyi bir kutu içinde sınıfa getirdi ve beni yanına çağırdı. Hediyem için bana bir daha teşekkür ederek: “Kedin seni çok özlemiş. Bundan böyle bu kediye sen bakacaksın” dedi. Kutudan bir de kart çıkarıp bana uzatarak: “Bu da kedinin sağlık karnesi, içinde aşılarının yapılacağı tarihler yazılı. dedi. Sağlık karnesini elime aldım, evirdim çevirdim, dikkatlice içindekilere baktım. Öğretmenim bunun bir sağlık karnesi olduğunu söylediğinde çok sevinmiştim. Bir an babamın sigortasız olduğu aklıma gelmişti. Öğretmenime yaklaşıp kısık bir ses tonuyla: “Bu sağlık karnesiyle ben de doktora gidebilir miyim?” diye sordum. Öğretmenimin yüzü bir anda değişti, ardından zorlama bir tebessüm belirdi. Biraz durdu: “Olur mu hiç öyle şey! Bu karneyle ancak kedinin aşısını yaptırabilirsin” dedi.

Kutu içindeki kedimi ve sağlık karnesini alıp, sırama geçip oturdum. Kedinin sağlık karnesiyle doktora gidemeyeceğimi anladığımda yıkılmıştım. Üzüntü yağmuruna tutulmuş gibi bitkindim. Kedininki gibi, bir sağlık karnemin olmamasını bir türlü anlayamıyordum.

Okunma Sayısı: 2195
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ihsan pilatin

    27.11.2016 10:46:03

    Allah razı olsun. Rabbim kalemine kuvvet versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı