"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rafet Kavukçu’nun yazısı

Misbah ERATİLLA
21 Mayıs 2023, Pazar
Rafet kavukçu 27 Aralık 1939’da Erzincan depremi olduğunda ilkokul üçüncü sınıftaydı. Evleri yıkılınca göçük altında kaldılar ve bir kardeşi vefat etti.

Deprem sonrası Sivas’taki dostlarının evlerinde bir süre misafir kaldılar. Sonra Erzincan’a geri döndüler. Bu defa da amcaların daveti üzerine Erzincan’dan Konya’ya gittiler. İki yıl Konya’da kaldıktan sonra Erzincan’a geri döndüler. Rafet ortaokulu bitirince liseye gitmedi. Babasıyla beraber 8-10 yıl bir bakkal dükkânı çalıştırdı. Bu arada resim yapmaya merak salınca bir atölye açtı. Burada ticari tabelalar ve resimler yaptı. Resme olan merakı onu her gün daha da geliştirdi. Rafet, ilkokul ve ortaokul yıllarında iken öğretmenlerinin tabiatı yaratıcı gibi göstermeleri Rafet’in kalbinde ve aklında yıllar sürecek derin yaralar açmıştı.

1942-1943 yıllarında Rafet ortaokul öğrencisiydi. Bir kadın öğretmen sınıfa “Bu çiçeği, bu âlemi tabiat yarattı, bu böceği tabiat nizamladı.” diye her konuyu tabiata bağlayan dersler işledi. Her gün farklı öğretmenler körpe beyinlere tabiatın yaratıcı olduğunu anlatıyordu. 1948-1950 yıllara gelindiğinde Rafet’in kafası iyicene karıştı. Tahammül edilemez inançsızlık onu huzursuz ediyordu. Babası Rafet’i namaz kılmak için camiye gönderdiğinde o öğretmenlerin etkisinden namaz kılamaz duruma gelmişti. Rafet babasını üzmemek için camiye gider gibi yaparak gezer, dolaşır eve dönerdi. Rafet içindeki yangını söndürmek için bazı dini yayınları okudu ama inançsızlık onu bir türlü bütün olarak rahat bırakmadı. İçindeki sorular bir yılan gibi beynini ısırdı, durdu. Rafet sorularına cevap bulması yıllarını aldı. Bir gün arkadaşı, “Sen kitapçılara çok gidip geliyorsun, Bediüzzaman’ı okudun mu?” diye sordu. Rafet “Bilmiyorum, duymadım.” dedi. Sonra merak ederek Risale-i Nurlardan bir kitap alarak bir oturuşta kitabı okudu. Okuduğunu tam anlayamadı ama okudukları onu etkilemişti. Daha sonra yeni kitapları arayıp buldu. Kısa zamanda Risale-i Nurların tamamını okudu. Son olarak “Konuşan yalnız hakikattir!” yazısından çok etkilendi. Hayretten hayrete düşerek ruhen ve bedenen risalelere tamamen teslim oldu.

Rafet üç dört yıl Risale-i Nurları okuduktan sonra Ankara’da yapılan bir toplantıya katıldı. Bu toplantıda Bediüzzaman’ı Ankara, Samsun, Adıyaman, Erzurum, Erzincan ve Sivas davet kararı çıktı. Her il ayrı ayrı davet mektubu yazdı. Davet mektuplarını götürecek üç kişi kura ile seçildi. Kurada ismi çıkanlarda biri de Rafet’ti. Davet mektuplarını alan üç kişi Emirdağ’a doğru yola çıktı. Emirdağ’da Hüsnü Bayram’a ulaşarak davet mektuplarını Bediüzzaman’a vermeleri gerektiğini söyledi. Hüsnü Bayram bir müddet sonra Bediüzzaman’ın yanından dönünce ziyaretlerine izin verildiğini söyledi. Birlikte Bediüzzaman’ın oda kapısının önüne kadar geldiler. Bediüzzaman karyolanın üzerinde yastığa yaslanmış, yorganı göğsüne kadar çekmiş elinde ciltli bir risaleyi mütalâa ile meşgul iken oda kapısı önünde onları görünce iki eli ile işaret ederek, onları içeri çağırdı. Rafet odaya geçince “Esselâmü aleyküm Hazreti Üstadım!” dedi ve mübarek eline sarılarak öpünce o an heyecanı doruğa çıktı. Sonra mektuplar Bediüzzaman’a verildi. Bediüzzaman tek tek zarflardan mektubu çıkardı ve Hüsnü Bayram’a verdi. O da mektupları sesli bir şekilde okudu. Mektuplar okunduktan sonra Bediüzzaman, “Ben çok hastayım. Fakat ölüm yatağında da olsam bu dâvetlere icabet edeceğim.” diyerek Ankara’ya doğru yola çıktı.

Rafet, 1960 yılından sonra İngiliz Gotik tarzına benzer “Türk Gotik” ya da ‘Nur Gotik’ olarak farklı bir harf karakteri yaptı. Uzun uğraş sonrası Nur’a ait bir Gotik oluşturdu. Bu nur gotik tarzı yazısıyla Risale-i Nurların kitap kapaklarını yaptı. Sonraki Risale-i Nur baskılarında hep ‘Nur Gotik’ tarzı ile devam etti. Rafet iyi bir ressam olduğu kadar aynı zamanda iyi bir hat sanatçısıydı. Yaptığı farklı çalışmaları içinde “Tevafuklu Kur’an”, Nur Risalelerinin kapak resimleri ve Risale-i Nurdan vecizeler üzerine tablo ve posterler çizdi. Bu çalışmaları ile nur talebelerinin gönüllerinde taht kurdu.

Rafet Kavukçu, 1930 yılında Erzincan’da doğdu. 27 Ocak 2022 tarihinde Erzincan da vefat etti.

Kaynak: Necmeddin Şahiner- 

Son Şahitler-3

Okunma Sayısı: 2383
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    22.5.2023 00:56:41

    Allah c.c Üstad BEDIÜZZAMANIN ve onun gibi İMAN,KUR'AN ve İLAYI KELAMULLAH için mücadele , mücahede ve müdafaa edip, VEFAT eden cümle SALİH ve SALİHAT, Mümin ve müminata, muvahhidin ve muvahhidata ve muvahhidata min ehlil kitaba gani gani RAHMET eylesin. Amiiin.

  • ihsan

    21.5.2023 13:20:44

    Allah razı olsun hocam.

  • Mehmet Türeli

    21.5.2023 13:00:40

    Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Tablo ve resimleri de çok hizmet yaptı ve uzun yıllar da yapmaya devam edip insanların imanını kurtulmasına veya kuvvetlenmesine vesile olacak inşaallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı