"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zübeyde Sultan’ın rüyası

Misbah ERATİLLA
16 Eylül 2018, Pazar 00:29
Zübeyde, babasının Musul Valisi olduğu 765 yılında doğmuş ve daha üç yaşında iken babası ölmüş.

Zübeyde halife olan dedesi tarafından büyütülmüştü. Dedesi Zübeyde’yi küçüklüğünden beri sever, onunla oyunlar oynardı. Çok güzel bir kız olduğu için dedesi ona beyaz köpük anlamına gelen Zübeyde adını vermişti. Zübeyde bir gece karışık düşünceler içinde minderin üstüne kıvrılıp uyumuştu. Rüyada şiddetli bir susuzluk çektiğini görür. Aniden uyandığında ağzı kurumuş ve susamıştı. Oturduğu minderden kalkıp mutfaktaki büyük testiye kepçeyi daldırıp bir bardak soğuk su içti. Tekrar minderine oturdu, gözleri bir daha kapandı ve uykuya daldı. 

Rüyasında tekrar aynı susuzluğu görür. Rüyada telâşlanarak içecek su ararken Hz. Muhammed (asm) Efendimize rastlar. Rüyada Hz. Peygamber (asm), telâşını görünce ona: “Ya Zübeyde! Susadığında soğuk su içip Bağdat’ın serin havasını teneffüs ediyorsun. Kardeşlerini hatırlasana! Hacılar şu an Mekke’de kızgın güneşin altında su sıkıntısı çekiyorlar. Bu kadar hacının susuzluktan dudakları yarılırken senin ve Müslümanların halifesi olan kocan Harun Reşid’in soğuk su içmesi size yakışıyor mu?” der. Uyandığında yeni bir âlemden dönmüş gibi şaşırır. İçindeki sıkıntı hayatının derin kökleri sallanmaya başlar. Bir anda kafasında şimşekler çakmaya başlar. “Şükür ya Rabbim!” der. 

Zübeyde artık ne yapacağını biliyordu. Böylece insanlara fayda sağlayacak kıyamete kadar sürecek hayır kapısının, nasıl açacağını Hz. Peygamber (asm) rüyada ona gösterdi. Sevinçten kanadı olsaydı uçacaktı. Dünyayı parmağında çevirecek kadar güçlü ve kuvvetli biri gibi olduğunu hissetti. Bir kelebek hafifliğinde kalktı abdest aldı ve iki rekât şükür namazı kıldı. Başı ağrıyıncaya kadar başını secdeden kaldırmaz. 

Namaz sonrası Harun Reşid’in yanına koşarak gitti. Harun Reşid’i saraydaki odasında toplantı halinde buldu. Harun Reşid Zübeyde’nin gelişinde önemli bir şey olduğunu anladığından toplantıyı hemen bitirdi. Herkes çıktıktan sonra kalın minderin üzerine birlikte otururdular. Harun Reşid Zübeyde’de ki değişikliği fark etmiş olacak ki: “Zübeyde! Bu sevincin sebebini öğrenebilir miyim?” diye ona gülümseyerek sorduğunda Zübeyde’nin gözlerinden yaşlar döküldü ve Halife Harun Reşid’e: “Çok önemli bir şey oldu” der. Harun Reşid Zübeyde’nin gözlerinden akan yaşlara takıldı ve onu pür dikkat dinlemeye başladı. 

“Ya! Harun Reşid, Hz. Peygamberimizi (asm) rüyamda gördüm.” der. Rüyamda Hz. Resulullah (asm), bana yapacağım hayratın ne olduğunu gösterdi. Hz. Resulullah (asm) : “Sen ve kocan soğuk sular içiyorsunuz, peki kardeşleriniz sıcak güneşin altında Mekke’de susuz hac yaparken bu size yakışır mı?” dedi. Harun Reşid de Zübeyde’nin gözyaşlarına eşlik ederek ağlamaya başladı. Zübey’de Halife’nin ağzından dökülecek kelimeleri beklemeye başladı. Kimse konuşmadan sessizlik içinde bir zaman beklediler. Sabah ezanına kadar konuşmadan mutlu, huzurlu bir şekilde gözyaşları dökerek oturdular. 

Zübeyde hayatı boyunca bu kadar huzurlu ve mutlu olduğu bir günü hatırlamadığını söyledi. Zübeyde o gün gördüğü rüyanın hatırına fakir fukaraya hediyeler dağıttı. O gün akşama kadar rüyadaki huzuru kaçırmamak için bir köşeye çekilerek hiç kimseyle konuşmadı. Zübeyde savaşa hazır bir kılıç gibi Halife’ye seslendi: “Harun Reşid!” dedi. “Peygamberin (asm) emri var. Mekke’ye hacılar için su götürmemiz lâzım” dedi. Halife Harun Reşid: “Ne gerekiyorsa onu yapabilirsin” “Mekke’ye su götürme çalışmalarında hacılara götürülecek su için hazine hizmetindedir.” dedi. Saraydakiler ve halk; Zübeyde’nin dini ilimlerde, şiirde, edebiyatta, söz söyleme san’atında zamanın en iyilerinden biri olduğunu biliyordu. Abbasi ailesi içinde ondan daha iyi eğitim alan biri yoktu. 

Zübeyde, âlimler ve edebiyatçılara yakındı. Dilin inceliklerine sahipti. Şiirde de yeteneği tartışılmazdı. Kültürlü ve aydın bir kişi olarak parmakla gösteriliyordu. Zekâsı, terbiyesi ve hanım efendiliği ile herkesin beğenisini ve hayranlığını kazanmıştı. Zenginliği, Haşim’i ailesinden gelme asaleti toplumda farklı bir yerde olmasını sağlıyordu. Sarayda, yapılan atamalardaki faaliyetinden dolayı dönemin en güçlü kadını olarak biliniyordu. Zenginliği ise Abbasi ailesi fertlerine verilen iktalar, araziler ve akarlardan aldığı payın yanında babasının vefatından sonra ona ait mülkün önemli bir kısmı ona geçmişti. Harun Reşid ile evlendikten sonra zenginliği zirveye çıkmıştı. Harun Reşid, ona olan sevgisi ve güveninden dolayı hazineyi emrine vermişti. Halk onu, cömertliğinde sınır tanımayan biri olarak bilirdi. Hayır işleri, faaliyetleri, toplumun gözünde değerini kat kat arttırmıştı. Fakir fukaraya yardımlarıyla ün yapmıştı. Ayrıca şairlere, ilim adamlarına ve müzisyenlere yaptıkları değerli çalışmalarından dolayı sürekli yardımda bulundu. Bağdat-Mekke arası hac görevlerini yerine getirecek yolcular için han, kervansaray ve imar yapımı için bütün harcamaları kendi özel bütçesinden karşıladı. Zübeyde, Harun Reşid’in ona destek vermesinden sonra geceyi hayatının zevk, neşe ve mutluluk veren müjdesi olarak geçirdi. Böylece Zübeyde Abbasî sınırları içindeki en yetenekli mimar ve mühendisleri saraya toplantıya çağırdı. Onlara, Müslümanların hac görevini rahatlıkla yapmaları için Mekke’ye, Arafat’a ve Müzdelife’ye suyu nasıl götürülebileceği üzerinde toplantılar yaptı. 

Mimar ve mühendislere hac görevini yerine getiren Müslümanların susuzluk sorunlarının nasıl çözülebileceği üzerine toplantılar günlerce devam etti. Son olarak mimar ve mühendislere: “Hac görevini yerine getiren Müslümanların, en kısa sürede Arafat’ta musluklardan su sesini duymasını istiyorum” dedi. İçlerinden bir mühendis söz alarak: “Mekke, su baskınlarının ve sel tahribatlarının olduğu bir yerdir. Aynı zamanda Mekke, dünyada su kaynakları bakımında en fakir yerleşim yerlerinin başında geliyor. Susuzluk hacıları canlarından bezdirmiştir. Dağ eteklerinde biriken pınar ve havuzlar, kuyular, ıslah dahi edilse su kuyuları Mekke’nin su ihtiyacını karşılayamaz” dedikten sonra araştırmak üzere Mekke’de su projesi ile ilgili bir heyet kuruldu ve Mekke’ye gözlem yapmak üzere gönderilmesine karar verildi. 

Mühendisler bütün hazırlıklarını tamamlayarak Bağdat’tan Mekke’ye iki aylık bir yolculuktan sonra vardılar. Mekke’de bir ay boyunca su kanallarının geçeceği yerin zemin etüdünü itinayla yaptılar. Heyet çalışmalardan sonra Bağdat’a geri döndü. Heyet çizdikleri suyolu haritasıyla Zübeyde Sultan’ın karşısına çıktılar. Başmühendis Zübeyde Sultan’a suyoluyla ilgili harita üzerinde açıklamalarda bulundu. Zübeyde Sultan, mühendislerden Bağdat ve çevresine haber yollamalarını memleketin en iyi ustalarını ve işçilerini dolgun ücret karşılığında bulmalarını istedi. Zübeyde Sultan, Proje heyetine: “Hac ve umre görevini yapanların en kısa zamanda suya kavuşmaları için acele edin” dedi. Mekke’ye gidecek mühendis, usta ve işçiler hazırlıklarını tamamladılar. 

Kervan, Mekke’ye doğru büyük umutlarla yola çıktı. Zübeyde Sultan’ın temsilcisi, ahaliye duyurarak “su kanalı işinde çalışanların paraları her gün iş bitiminden sonra ödenecektir” dedi. Haberi duyan Bağdat ve çevresindeki bütün ustalar ve işçiler çalışmak için Zübeyde Sultan’ın temsilcisine başvuruda bulundular. İşçi ve ustalardan meydana gelen binlerce kişilik hayır- hayrat ordusu bir araya geldi. Kervan kısa süre içinde Bağdat’tan Mekke’ye doğru zahmetli ve hayırlı yolculuğa başladı. Kervan, iki aya yakın süren yolculuğun ardından Mekke’ye vardılar. Mekke’den Arafat’a çekilecek su kanalının ana kaynağı, Kera Dağı’nın altıydı. Kera Dağı, sert kayalardan oluşan kupkuru bir dağdı. Kera Dağı’nın eteğinden zirvesine yarım günde ancak çıkılabildi. Öncelikli olarak Kera Dağı’nın altı kazıldı ve oradan kanallar yapıldı. Kanallar Numan Vadisi’nden Arafat’a su akıtacaktı. 

Zübeyde Sultan’ın temsilcisi, işe başlamadan önce Huneyn Suyu’yla beraber arazisini, hurma ağaçlarını ve tarlaları da satın aldı. Huneyn Vadisi, Hz. Peygamberin (asm) Huneyn Savaşı’nı yaptığı yerdi. Suyun Arafat’a ulaşması için dağlar yarıldı. Binlerce işçi güneşin doğuşundan batışına kadar istekle çalıştı. Mühendisler bin yıl ayakta kalacak bir su kanalını açmak istiyorlardı. Dağların alt kısımları kazıldı, depo haline getirildi. Dağların altına toplam 7 depo kazıldı ve depolar kanallarla birbirine bağlandı. Numan Vadisi’ndeki suyun Arafat’a akması en çok Zübeyde Sultan’ı heyecanlandırıyordu ve çalışmaları postayla haber alıyordu. Binlerce usta ve işçi ücretlerini günlük alıyor ve var güçleriyle çalışmalar sürüyordu. Dağlardaki sert kayaları yarmak yorucu ve vakit alıyordu. Kapkara taşların içine demir eritilmiş gibi kırılması zahmetliydi. Suyun gelmesi için işçilerin sayısı yetersiz kaldı. Zübeyde’nin temsilcisi işlerin hızlanması için Mekke’de binlerce işçi daha işe dâhil etti. Demir gibi sert olan dağ nihayet yarıldı. Kanal yapımı için düzlüğe çıkılmıştı. 

Zahmetten sonra kurbanlar kesildi, işçilere ziyafetler verildi. Müzdelife’den Arafat’a doğru dağların eteklerinde mühendislik harikası kanallar açıldı. Dağları yaran işçiler düzlüklerde kanallar yaparak, su kanallarına meyiller verildi. 

Suyun Arafat’a ulaşması toplam iki yıla yakın zaman aldı. Arafat ve Müzdelife çevresine yağan yağmur sularının toplanması için ise yıllara meydan okuyacak büyük bir su deposu yapıldı. Su kanalları, damarlardaki kanın bedene hayat vermesi gibi Taif Dağı tarafından Arafat’a gelecek su Mekke’ye gelenlere hayat verecekti. 

Binlerce işçi, usta ve mühendisten oluşan hayır-hayrat kahramanları gece gündüz durmadan çalıştı. 40 km’lik zorlu bir mesafeyi kanallarla bir nehir geçecek şekilde çalışmalar devam etti. Dünyanın her tarafından hac ve umre ziyaretlerine gelenler bu çalışmayla su ile buluşturulacaktı. Ayrıca Mekkeliler, kanallarla gelen suyla zamanla ziraat dahi yapabilecekti. On binlerce işçi, usta ve mühendis paraları gecikmeden ödemeleri yapılıyordu. Çalışmalar sonucunda sıralı olarak uzanan dağ eteklerinde zamana meydan okuyan mühendislik harikası kanallar yapıldı. Dağların dibi depo olmak için oyuldu. 

Bütün çalışmalara rağmen hâlâ istenildiği kadar yol alınamamış daha çok iş kalmıştı. Su projesi masrafları koskoca Abbasi İmparatorluğu’nun hazinesini dahi boşaltmıştı. İşçilere ödenecek para kalmamıştı. Artık hazine para verecek gücünün olmadığını ilân etti. Zübeyde, rüyasını gerçekleştirmek için para bulamıyordu. Halife Harun Reşid Zübeyde Sultana: “Artık paramız yok” diyordu. Zübeyde Sultan rüyasını yüzünün akıyla bitirmek istiyordu. Zübeyde Sultan bir müddet çıkmazda bekledi. Nihayet hiç vakit kaybetmeden bir çıkış yolunu buldu. Mekke’den, Arafat’a kadar akacak su için şahsî mallarını, altın ve mücevherlerini hemen sattı. Yeniden işçi ve ustalara paraları günlük ödenmeye başladı. 

Hac mevsimi başlamadan Mekke, Müzdelife ve Arafat’ta çeşmelerden Zübeyde’nin rüyasını gerçekleştirecek su akmaya başlamıştı. Mekke’de suyun aktığı gün bayram gününü aratmayacak kutlamalar yapıldı. Kurbanlar kesildi, ziyafetler verildi. Gönülleri ve yüzleri neşe içinde olan hacılar Zübeyde Sultana kıyamete kadar sürecek duâlar etmeye başladı. Zübeyde Sultan’ın Su projesi iki yıla yakın bir sürede tamamladı. 

Çalışan işçi, usta ve mühendisler, çeşmelerden su aktıktan sonra Mekkeliler tarafından büyük bir törenle açılışı yapıldı. Hayır, hayrat kervanını aynı ilgi ve takdirle uğurlandılar. Bağdat’tan gelen işçi, usta ve mühendisler iki aylık bir yolculuktan sonra nihayet Zübeyde Sultan’ın organize ettiği bir törenle Bağdat girişinde karşılandılar. Proje heyeti Zübeyde Sultan’a yaptıkları işin hesabını vermek için saraya dâvet edildiler. Hesap memurları harcanan paraların hesabını vermek için defterleriyle beraber huzura geldiler. 

Zübeyde Sultan’a milâdi 828 yıllında başlayıp 829 yılının sonunda bitirilen su kanallarına 1 milyon 700 miskal altın sarf ettiklerini söylediler. Zübeyde Sultan, Dicle’ye nazır oturduğu sarayında uzun bir süre Dicle Nehri’ne bakıp düşünceye dalar. O üzücü rüyayla kararan hayatı, ardından Hz. Peygamberi (asm) rüyasında görmesiyle açılan mutluluk kapısını düşündü. Su kanallarının bitirilmesiyle musluklardan akan su onu huzurun zirvesine taşıdı. Zübeyde Sultan, düşüncelerden sıyrılarak proje heyetine teker teker baktı. Acele işi varmış gibi ayağa kalktı sanki üstüne yapışmış kirlerden bir an önce kurtulmak isteyen bir tavırla: “hemen hesap defterlerini Dicle Nehri’ne atın.” dedi. 

Heyettekilerin getirdikleri onlarca koca koca defterleri korkmuş ve şaşırmış bir durumda Dicle Nehrinin köpüklü sularına attılar. Zübeyde Sultan’ın yüzündeki tebessüm ve davranışlarındaki rahatlık, gözlerinde bir ışık gibi yansıyordu. Zübeyde Sultan, proje heyetine: “Kimin benden bir alacağı kalmışsa ödemeye hazırım!” dedi. Kimseden bir ses çıkmadı. Su kanallarının yapımında emeği geçenlere hazırladığı paketlerdeki pahalı ve güzel giysileri hediye etti. O yıl hac mevsiminde Arafat ve Müzdelife’deki hac görevini yerine getirenler, sıcak güneşin altında artık su içebiliyorlardı. Yıllarca bütün hacılar, temiz nefesleriyle Zübeyde Sultan’ın ruhuna duâsını eksik etmediler. 

Yıllar sonra sultanın adı şöyle anılıyordu, ”Zübeyde Sultan paraya değil, para ona hizmet etmişti. Zübeyde Sultan, bir kuş hafifliğinde “Artık rahat ve huzur içinde ölmeye hazırım” dedi kendi kendine. Milâdî 831 yılında vefat eden Zübeyde Sultan 1250 yılı aşkın zamandır hâlâ ayakta kalan su kanalları, Zübeyde Sultan’ın hayır defterine kayıt düştü. Hayrın ve hayratın ölümsüzlüğü, Zübeyde Sultan’ın şahsında somutlaşarak insanlara seslendi: “Siz 500 yıl süren 37. Abbasî halifesinden hangisinin bir hizmetini hatırlıyorsunuz. Kimse isimlerini bile hatırlamıyordu, ama hayatta hep paraya gerçek değerini verenler hatırlanmıştır!”

Kaynaklar:

1- http://cifter.blogspot.com/2013/09/blog-post_5101.html

 2- Abbasi sarayında hayırsever ve entelektüel bir hanım. Zübeyde Bt. Cafer- Yrd. Doç Kadir Kan Erciyes Üniversitesi.

 3- http://www.anadolugazete.com.tr/zubeyde-hanim-120yy.ht

Okunma Sayısı: 15595
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı