"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Malikiyet ve serbestlik

Muhammed Yusuf Akbaş
24 Haziran 2018, Pazar 00:45
Hürriyeti “imanın bir hassası” olarak gören ve “Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam” diyerek hürriyetin fert ve toplum hayatındaki önemine dikkat çeken Bediüzzaman Said Nursî, İslâm dünyasında muhabbet ve uhuvvetin hayata geçirilememesinin ve İslâm dünyasının geri kalışının başta gelen sebepleri arasında istibdadın hâkim olmasını ve hakikî hürriyetten yoksunluğu saymaktadır.

Bediüzzaman’a göre, meşrûtiyetin meşrûiyetinin birinci şartı, sistemin her türlü zorbalıktan arınması ve halkın isteklerinin yönetime aksetmesidir. Yani “hakikî demokrasi”nin hâkim olmasıdır.

Bediüzzaman, meşrûtiyeti iki âyetin tecellisi olarak büyük sevinçle takdim eder: “İşte meşrûtiyet “Ve işlerde onlarla istişare et”. (Al-i İmran Sûresi, 15.) “Onların aralarındaki işleri istişare iledir” (Şûrâ Sûresi, 38.) âyet-i kerimelerinin tecellisidir ve meşveret-i şer’iyedir (Şeriatın emrettiği meşverettir). O vücud-u nuranînin kuvvete bedel, hayatı haktır, kalbi marifettir (ilimdir), lisanı muhabbettir, aklı kanundur, şahıs değildir.”

Meşrûtiyette devlet gücünün kötüye kullanılması engelleniyor. Tek şahıs idaresinde ise gücü kötü kullanmanın yolları açıktır.

İnsan ve toplum hayatı tarihî süreç ve Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerinden yola çıkılarak incelenmiş kölelik sonrası dönemin “Malikiyet ve serbestlik” isimli yeni bir dönem olacağı belirtmiştir. Mülkiyet haklarının önem kazandığı ve her konuda tam bir hürriyetin yaşanacağı bu dönemde mülkiyet, sahip olma ve hürriyet kavramları üzerinde durulması gerekmektedir.

“Devletler, milletler muharebesi, tabakat-ı beşer muharebesine terk-i mevki ediyor. Zira beşer esir olmak istemediği gibi, ecîr olmak da istemez.” (Sözler) diyen Said Nursî, insanlık tarihinin sosyo-politik açıdan beş devire ayrıldığına dikkat çeker. Dolayısıyla millet savaşları artık yerine tabakatı beşer savaşları başlayacaktır. Bu tabakat-ı beşer muharebesinde yani serbestiyet devrinde insanlığın finali güzel yapmasına bağlıdır. Statükocular yeni sistemin gelmesini engellemeye çalışacaklar.

Kapitalist sistem ve asıl olarak bu sistemin korunması gayretinde olan güçler, sömürü düzenini hafifletmekle birlikte yine de halk isyanlarına çare bulamamıştır. Demokrasi ve insan haklarının gelişmesine paralel olarak kapitalizm, gerileme ve sona erme sürecine girmiştir.

“Ehl-i dünyanın ve maddî tarihin nazarıyla, nev-i beşerin hayat-ı içtimâiyesi noktasında bakılsa, görülüyor ki hayat-ı içtimâiye-i siyâsiye itibariyle beşer birkaç devri geçirmiş. Birinci devri vahşet ve bedevîlik devri, ikinci devri memlûkiyet devri, üçüncü devri esir devri, dördüncüsü ecir devri, beşincisi mâlikiyet ve serbestiyet devridir.

Okunma Sayısı: 2301
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı