"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur’dan hanımlar

Muhammed ZORLU
22 Mart 2011, Salı
İman dâvâsına destek olup omuzlayanlardan biri de hiç şüphesiz Nurun fedakârlarından olan; kahraman, cefakâr, fedakâr hanımlardır. Risâle-i Nur hizmetlerinin bu zamana gelmesine, hizmetin bu boyuta varmasına vesile olmuşlardır.
Her türlü zorluğa rağmen canla başla hizmetlere koşup Nur ile coşan, hizmet ehli hanımların yeri oldukça büyüktür. Bu safta yer alarak vazifenin kudsîliğini, iman hizmetinin ulviliğini hiçbir zaman unutmayan bu hanımları anlatmak gerçekten de zor. Ne yazarsak yazalım yetersiz kalacağı bellidir. Bir bakıma bazı şeyleri hatırlatmış olayım istedim.
İki buçuk sene hiç eve uğramayan; giderken dört günlük olan çocuğunun eve döndüğünde yürüdüğünü gören Mustafa Sungur ağabeye, döner dönmez senelerce görmediği eşi kendisine bakarak: “Üstadı bırakıp niçin geldiniz?” demesi ne büyük bir fedakârlıktır, ne büyük hanımlıktır... Beyinin şahsında kendi ruhunu adeta feda ettiği bellidir. İki buçuk seneyi görmezlikten gelip, o çileli, zor hayat şartlarını sindirerek ‘Niçin geldiniz?’ demesi Nur’a fedakârlığı göstermez mi? Her beyin aile içi yükümlülükleri vardır. Hele o eski şartlarda bir hanımın tek başına iş yapması çok zordu. Ama iman hizmetinin bu zamana gelmesi için kahramanlar lâzımdı, nitekim de oldu.
Sungur hanım, çocuğuyla ilgilenmenin yanı sıra beyinin yapması gereken işleri de kendisi yapıyordu. Odun kesmeye gitmekten tutun, evin bütün ihtiyaçlarını gidermeye kadar.
Tahirî Mutlu ağabeyin, hatıralarında, onun için: “Kızım Sungur! Mustafa bu hizmeti senin sayende yaptı” demesi de, ne kadar hizmet ehli olduğunu gösterir.
Sungur hanım, Asrın Bediîsi olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine, beyinin şahsında kendi ruhunu fedâ etmiş kişidir. Dünyanın faniliğini idrak etmiş, ona ehemmiyet vermemiş biri. Diğer Nur’un hanımları da onun gibi, dünyaya ait zevkleri cam parçası hükmünde bilip, ebedî elmaslara değiştirmeyip “Ben uhrevi saadete talibim” diyenlerdendir. Emine Sungur gibi; Asiyeler, Zehralar, Aliyeler, Lütfiyeler, Ulviyeler, Şerifeler, Hacerler, Necmiyeler, Nimetler, Şahideler… Üstadın has talebesi olmayı bu dünya saltanatından bin kat daha iyi, yüz bin defa daha kârlı olduğunu kavrayanlar... Onlar, “Her şeyimiz Risâle-i Nur’a fedâ olsun” diyerek teslimiyetlerini arz edenler... Kör hissiyâtlara aldırış etmeyen, âni ve fâni zevkleri istemeyip, elindeki Nurlarla cahilliğe savaş açan; Risâle-i Nur eserlerini çoğaltarak hizmetlerin inkişafına vesile olan Nur’un kahramanları...
Evet, o hanımlar, Üstadımızın duâlarına hissedarlardı. Üstad, bu hemşirelerinin ve mâsum evlâtlarının, Nur dairesine dâhil olduklarını ve çok defa kendilerini hatırlayarak duâ ettiğini risâlelerde belirtmiştir. Nurun minik hanımları da vardı elbet. Anneleri, ablaları, teyzeleri, halaları, komşuları, nineleri gibi onlar da Nur’a hasret idiler.
Nurun küçük hanımlarından; okula giden, daha 8-9 yaşlarında olanlardan biri, teneffüs arasında “Bediüzzaman geliyor” diyerek, nur sevdasına koşuyor. Üstadın arabası duruyor, küçük hanım Üstadın elini öpüyor, duâsını alıyor, “teneffüs ediyor cidden”. O kadar dalıyor ki Üstadın nur çehresine, çalan ders zilini bile duymuyor. Nurun küçük hanımları da nur dedelerini bir başka seviyor. Sevgileri arttıkça artıyor.
Hanımlar Rehberi’nde ismi geçen “Şahide Yüksel”, bir diğer kahraman. Şahide annemiz, Üstadın iltifatına lâyık olmuş biri. İsminden dolayı “Sen Allah şahidisin” demiş Üstad.
Eskişehir yolunda Üstadı bekleyen Şahide anne ve eşi, bir araba yaklaştığını görür. Araba da Üstad vardır. “Sen Şahide misin?” der. Evet, cevabını alınca Üstadımız ona, “Sen birkaç sene önce bana ihtar edildin” der. Üstadımız ciddî hizmet yapacak olan kişilerin farkındaydı. Bu farkındalık daha tanışmadan Üstad’a fark ettiriliyordu.
Üstadın Şahide anneye, “Seni Âlime Hanım’ın yerine kabul ediyorum” demesi Şahide Yüksel’in bir bakıma konumunu belirtir. Üstadın kardeşi Âlime hanım, Mekke’de Kâbe’yi tavaf ederken vefat edip şehit olmuştur. Şahide annemiz hanımlar arasında büyük bir hizmet yapmak zorundaydı. Çünkü Şâhide Yüksel’e Bediüzzaman, “Hanımlara irşad ve rehberlik” görevini vermişti. Şahide annenin hizmetin büyük yükümlülüğünden dolayı mısralar yazmış olması da çok enteresandır:
“İnce ince ezilirim / Bir sıraya dizilirim / Yazı bilmem Nur Üstadım / Gayet ona üzülürüm
Gaflet ile çalışmadım / Haksız yere konuşmadım / Okumak bir büyük devlet / Bu devlete kavuşmadım
Arş-ı Âlâda gezeyim / Verin nefsimi ezeyim / Bana dua et Üstadım /Ben de okuyup yazayım”
Aslında Nur’un hanımları, erkekler gibi büyük hizmet yaptığı görülmektedir. “İki defa Nur’un hizmeti için buraya kadar gelen kıymetli hemşiremiz Zehra’nın Medresetü’z-Zehra’nın kâğıt masrafına iki yüz lira vermesi, hanımlar kısmında da Hüsrev’ler, Feyzi’ler, Ahmed’ler bulunduğunu gösteriyor.” (Emirdağ Lâhikası) Bu paragraf her şeyi açıklıyor.
Vefat edenlere Allah’tan rahmet, sağlara ise hayırlı uzun ömürler diliyorum. Cenâb-ı Hak hepsinden razı olsun, böyle kahraman hanımların sayısını ziyade kılarak, bizleri de o bahtiyarlardan yapsın. Âmin.
Okunma Sayısı: 1439
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı