"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ortadoğu’da İran karşıtlığı

Muhammet ÖRTLEK
04 Haziran 2018, Pazartesi
Ortadoğu’da İran’ın nükleer güç elde etme projeleri 1979 İran İslâm Devrimi’nden günümüze kadar geçen sürede bölgesel ve küresel siyasetin her daim gündeminde yer aldı.

İran hakkında rejimini ihraç etmesi iddiaları ve nükleer güç kazanmasının bir takım aktörler tarafından uluslar arası sistemde yeni bir güvenlik tehdidi şeklinde algılanıyor. Dolayısıyla İran, ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerce hep çeşitli ambargolarla kontrol altında tutulmaya çalışıldı.

Bölgede Batı destekli Suudi Arabistan ve İsrail her alanda İran’ın karşısında yer aldılar. İran karşıtlığı ve diğer sebepler bu iki ülkeyi müttefik haline getirdi demek yanlış olmayacaktır.

ABD Başkanı Donald Trump’ın 10 Mayıs 2018 Çarşamba günü, “ABD’nin, İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırmayı amaçlayan 2015 yılının Temmuz ayında imzalanan anlaşmadan çekildiğini” açıklaması bölgede yeni bir haraketliliğe yol açtı.

2015 yılındaki anlaşma “yaptırımların kaldırılması karşılığında, İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırmayı taahhüt etmektedir.” İran’ın Nükleer Programına İlişkin Ortak Geniş Aksiyon Planı (Joint Comprehensi ve Plan of Action – JCPOA) başlıklı anlaşmanın tarafları arasında ABD, İngiltere, Rusya, Fransa, Almanya, Çin ve Avrupa Birliği bulunuyor.

İran üzerindeki yaptırımların kaldırılmaması için Anlaşmaya baştan beri karşı olan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Mayıs ayı başlarında “Kapsamlı Eylem Planı” olarak da bilinen Anlaşmayı “tarihî hata” şeklinde nitelendirmişti. Netanyahu’nun açıklamasının ardından, Trump’ın “tek taraflı, korkunç anlaşma” ifadeleri de Anlaşma’dan çekilmesine sebep gösteriliyor.

ABD ve İsrail’in bu tutumuna karşılık İngiltere, Almanya, Fransa gibi başlıca Avrupa ülkeleri İran’la yapılan Anlaşma’nın devamlılığını sağlamaya çalışıyorlar. Bununla birlikte Avrupa ülkeleri ABD’nin geri çekilmesini reddettiklerini duyurdular. Gelişmeler üzerine İran dinî lideri Âyetullah Ali Hamaney de Avrupa ülkelerinden ticarî ilişkilerinin korunacağı yönünde teminat istedi. Aksi takdirde ülkesinin anlaşmayı sonlandırarak nükleer programını yeniden başlatacağının sinyalini verdi. İran elbette elindeki kozu kullanmayı istiyor.

Bölgede son dönemlerde İran karşıtlığının tırmanmasında Suudi Arabistan önderliğindeki Arap ittifakı ve bu ittifaka ABD’nin desteği başta geliyor.

Yemen’deki iç savaşta Suudi ve İran destekli silâhlı grupların birbirleriyle mücadeleleri, Yemen’deki Şiî grupların yaptığı iddia edilen, Suudi Arabistan topraklarına balistik füze saldırıları da Suudi-İran gerginliğinin bir başka sebebi.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır’ın Haziran 2017’de terörizmi finanse ettiği ve İran’la ilişkileri ileri sürülerek Katar’a boykot uygulamaları da, Suudi-İran siyasî çatışmasının en büyük örneğindendir.

Yine İran’ın Suriye’deki ve Lübnan’daki varlığı bölgedeki unsurlar üzerinden Suudi-İran rekabetinin göstergesi.

Arap Birliği ise, İran’ın bölgesel meseleleri körüklediğini ve Arap ülkelerini istikrarsızlaştırdığı yönündeki beyanatıyla, Arap devletleri ile aynı retoriği benimsedi. Arap Birliği’ndeki Mısır ve Suudi ağırlığı hatırlandığında bu retoriğe şaşmak gerek. Aynı zamanda Arap ülkelerinin ve Arap Birliği’nin açıklamaları Trump’ın ABD’nin nükleer anlaşmadan çekildiğini ifade etmesi uyumluluk arz ediyor.

Son olarak bölgede Suudi-İsrail yakınlaşması ile Suudi-İsrail - ABD etkinliği hız kazandığı ihtimal dahilindedir. Bu üçlüye karşı İran’ın pozisyonunu bölge ülkelerindeki taraftarları aracılığıyla nüfuzunu arttırması kaçınılmaz bir durum sergiliyor. Dolayısıyla İran’ın pozisyonu Suudi-İsrail-ABD troykasının en önemli hedefi haline geldi.

İran’ın Ortadoğu’da özellikle son dönemde güçlü ittifak ve söylemlerle karşılaşmasında “Şiî Hilâli” kavramının etkisi olduğu muhtemeldir. Ürdün Kralı Abdullah tarafından 2004 yılı Aralık ayında İran’ın bölgede nüfuz genişletme çabaları dolayısıyla “Sünnî Arap ülkelerinin Şiî Hilâli tarafından kuşatıldığı” tesbiti halen etkisini koruduğu görünüyor.

Aslında İran karşıtı ülkeler kendilerini, İran karşıtlığı üzerinden tanımlıyorlar. Bu anlamda İran’a ihtiyaçlar var. 

Her şeye rağmen İran bölgede çekinilen güçlü ülke konumunda.

Okunma Sayısı: 1985
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı