"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye NATO ilişkileri

Muhammet ÖRTLEK
02 Temmuz 2022, Cumartesi
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle dünya enerji ve gıda sektöründeki sorunlar, güvenlikte de kendisini gösterdi.

Ukrayna’daki savaşla, Almanya eski Başbakanı Angela Merkel’in 29 Mayıs 2017’de “Avrupa’nın artık müttefik olarak ABD’ye güvenemeyeceğini ve güvenlik için kendi kaderini belirlemesi gerektiğini” sözleri ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da 8 Kasım 2019’da “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” dediği, Avrupa güvenliği hakkındaki net uyarısı geride bırakıldı.

Ukrayna üzerinden Rusya’dan algılanan tehdit, NATO’nun önemini tekrar hatırlatarak, Finlandiya ve İsveç’in üyelik süreciyle İttifak genişlemeye yönelmiştir. Türkiye 2019’da kuzey Suriye’de PKK’nın Suriye kolu YPG’ye karşı düzenlediği harekâtının ardından, Finlandiya ve İsveç’in silah ambargosuna maruz kaldı. Birde Türkiye bir süredir her iki ülkenin teröre verdikleri destekten de rahatsızlığını belirtmektedir. Dolayısıyla Finlandiya ve İsveç’in üyelikleri, başta terör ve silah ambargosu olmak üzere Türkiye’nin hassasiyetlerine takıldı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in ve aday ülkelerin diplomatlarının Türkiye ile yoğun görüşme trafiğinin sonucunda, 28 Haziran 2022’de NATO’nun Madrid Zirvesi’nde Türkiye-Finlandiya-İsveç arasında bir Mutabakat imzalandı. Elbette Mutabakat’ta, Türkiye’nin hassasiyetleri belirtiliyor.

En az Mutabakat kadar önemli bir konu da Madrid’deki Zirvesi sonrasında Türkiye ve ABD ilişkilerinin hangi yöne evrileceği merak konusu. Bunlar satın alınan savaş uçaklarının teslimi ve mevcut savaş uçaklarının modernizasyonu; ABD’nin Yunanistan’da sayıları artan askeri üsleri, Yunanistan’ın adalara asker çıkarması ve silahlandırması, bu bağlamda Türkiye-Yunanistan ilişkilerine ABD’nin bakışı; her ne kadar ABD’nin Suriye’deki varlığı NATO adına olmasa da, kuzey Suriye’de muhtemel bir Kürt özerkliğinin NATO müttefiki Türkiye ve ABD arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceği; S-400 meselesi; CAATSA yaptırımları; Reza Zarrab ve Halkbank dosyaları vb.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte NATO, Soğuk Savaş’tan sonra en ciddi tehdit algılamasıyla karşılaştı. Bundan dolayı, uzun yıllar tarafsızlıklarını koruyan Finlandiya ve İsveç’in üyelikleri gündeme geldi. Ayrıca Yunanistan 1974’te NATO’nun askeri kanadından ayrıldığını hatırlamakta fayda var. Türkiye 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra, NATO Avrupa Kuvvetler Başkomutanı General Bernard Rogers’ın “asker sözüyle” Kenan Evren’i ikna ederek, Türkiye’nin vetosunu kaldırarak ve Yunanistan’ın 20 Ekim 1980’de NATO’nun askerî kanadına dönüşünü sağladı. Dolayısıyla Türkiye’nin, NATO’nun genişlemesinde taleplerinin yerine getirilmesi hususunda 42 yıl sonra bir kez daha tarihi bir fırsat yakaladı.

Ancak imzalanan Mutabakat, iki aday ülkenin Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate aldıklarına dair muhtevaya sahip. Türkiye’nin 42 yıl sonra yakaladığı fırsatı, AB tam üyeliği için kullanması da beklentiler arasındaydı. AB tam üyelik sürecinin tamamlanmasının gündem edilmemesi, yapılan basın toplantılarından anlaşılıyor. Bu durum dış politikadaki eksikliğe yorumlanıyor. 

Peki, Türkiye’nin eline bir daha böyle tarihi bir fırsat geçer mi? Bilinmez. 

Okunma Sayısı: 966
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı