Risale-i Nur'dan yansımalar...
Eşyanın hakikatini, mahiyetini öğrenmek için yapılan gözlemlerle incelenen faaliyeti ile Nur isminin tecellisi, o malumat; yine nur olan akıl, kalb, ruh perdelerine taşınır. İnsan o nuru, o hakikati bu perdelerde görür (aynel); bilir (ilmel); hisseder, yaşar (hakkal). Bir marifet kesbeder. Bilgilenir, aydınlanır.
Birinci yol aklın yoludur. Çünkü akıl bizzatihi görerek (gözlem yaparak), deneysel anlamak ister. İşte bu yol fünun-u medeniyedir.
İkinci yol kalb ve ruhun yolu, yani vicdanın yoludur ki bu yol ulum-u diniyedir. Kalb ve ruh perdesinde görünenle algılama ve bilgilenmedir. Ulum-u diniye, sadece fıkıh, kelam, hadis, Kuran ilimleri değildir.
Bu tür marifet; bunları bilip bunlarla âlemin hakikatini manen anlamaya çalışmaktır. Yani âlemin hakikatini, anahtarlarını manen anlamaya çalışmak. Alemin muammasını keşfetmek.Kuran ve hadis malumatıyla o yolculuğa çıkmak hakikate süratli ulaşmasına vesiledir. Fünun-u medeniye; malumat, akıl nurunda, perdesinde (semasında) görünür. Ulum-u diniye; malumat, kalb ve ruh perdesinde görünür, algılanır. Sadece biri ile bakan, diğerini kör eder. Hile, şüphe veya taassup doğar.