Risale-i Nur'dan yansımalar...
Bediüzzaman'ın "oğlum olsaydı ismini Serdengeçti koyar, böyle yetiştirirdim" iltifatına mazhar olan merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin Üstad'a atfen yazdığı “Said Nur ve Talebeleri” başlıklı bu makale ilk olarak 1952 yılının Mart ayında Serdengeçti Mecmuası’nın altıncı sayısında neşredilmiştir. Halihazırda ise Bediüzzaman'ın Tarihçe-i Hayat’ında da mevcuttur. Bir bölümünü alıyoruz:
“Bahtiyar bir ihtiyar var. Etrafı, sekiz yaşından seksen yaşına kadar bütün nesiller tarafından sarılmış. Yaşlar ayrı, başlar ayrı, işler ayrı... Fakat bu ayrılıkta gayrılık yok.
Hepsi birşeye inanmış: Allah'a. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a... O'nun ulu Peygamberine... O'nun büyük kitabına... Kur'ân henüz yeni nâzil olmuş gibi, herkes aradığını bulmuş gibi bir hal var onlarda.
Said Nur ve Talebelerini seyrederken, insan kendini âdetâ Asr-ı Saadette hissediyor. Yüzleri nur, içleri nur, dışları nur... Hepsi huzur içindeler.
Temiz, ulvî, sonsuz birşeye bağlanmak; her yerde hâzır, nâzır olana, Âlemlerin Yaratıcısına bağlanmak, o yolda yürümek, o yolun kara sevdalısı olmak... Evet, ne büyük saadet!”......
Onun nuru, Kur'ân’ın nuru, Allah'ın nuru vatan sınırlarını da aştı. Bütün Âlem-i İslâm’ı dolaştı. Şimdi Türkiye'de, her teşekkülün, vatanını seven herkesin, önünde hürmetle durması lâzım gelen bir kuvvet vardır: Said Nur ve Talebeleri.
(Osman Yüksel Serdengeçti)